28 Şubat 2012 Salı

Milli Güvenlik Vizyonları

http://bilgistok.blogspot.com.tr/

1.DÖNEM VİZYONLAR

1. DERS VİZYONU
1-Türkiye cumhuriyeti, dünya üzerinde bulunduğu coğrafya nedeniyle politik ve askeri bakımdan çok önemli bir konuma sahiptir.
Bu konum, uluslararası alanda ülkemize birçok avantaj sağladığı gibi, sürekli olarak birtakım iç ve dış tehditlerle karşı karşıya kalmasına da neden olmaktadır. Türk Gençliği, her zaman ve şartta bu tehditlere karşı ülkesini ve milletini korumaya hazır olmak zorundadır.
Hazır olmanın en önemli koşulu da; Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak temelleri atılmış olan Türkiye Cumhuriyeti’nin milli birlik ve bütünlüğünü her ne pahasına olursa olsun korumak ve bunun için yeterli bilince sahip olmaktır.
Bu ise, ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARI’nı sadece düşünce boyutunda değil, aynı zamanda bir YAŞAM biçimi olarak da benimsemekle mümkündür.




2-Türk genci, Atatürk’ün kendisine emanet ettiği bu ilke ve inkılapları bir yaşam biçimi olarak benimsediği ve ülkemizin karşı karşıya kaldığı tehlikelerin bilincinde olduğu sürece, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını SONSUZA kadar sürdüreceğine ve ÇAĞDAŞ UYGARLIKLAR DÜZEYİNİN üstüne çıkacağına kuşku yoktur.Milli Güvenlik Bilgisi dersinin amacı da, Atatürk’ün kendisine emanet ettiği Cumhuriyetin korunması ve kollanması konusunda Türk Gençliğine yol göstermek ve bu görevi başarabilmesi için gerekli olan nitelikleri kazanmasına katkıda bulunmaktır.

3-Toplumların gelişmesi, devlet haline Gelmesi ve yetersiz kaynakların paylaşımında rekabetin yaşanmasıyla birlikte, devletlerin birbirlerine karşı
kullanmak üzere oluşturduğu çeşitli yapı ve tehditlere karşı koymak üzere oluşan tehdidin özelliğine göre önlem alma gereği kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Devletlerin birbirlerine karşı bu hazırlıkları, 20 nci yüzyıla kadar
yalnızca düşman silahlı gücünekarşı yapılırken, son zamanlarda ise
tarafların birbirlerinin tüm Milli güç unsurlarına karşı yapılmaya başlanmıştır.
Böylece cephe gerisinde ve cephe savaşı öncesinde bir savaş stratejisi
ortaya çıkmıştır. Bu duruma “Topyekun Savaş” adı verilmiştir.
Bu kavramın evrensel boyut kazanması 1nci Dünya Savaşı ile başlamış, 2 nci Dünya Savaşı ve sonrasında tamamlanmıştır.Devletler veya devletler grubunun, diğer devlet veya devletler grubu üzerindeki çıkarlarını gerçekleştirebilmeleri için, içeriden ve dışarıdan gereğinde kullanılmak üzere potansiyel tehdit yaratılması konusunda sürekli çabalar sarf edilmiş ve bu yönde politikalar oluşturulmuştur. Yaratılan potansiyel tehdidin, ne zaman ve nasıl kullanılacağı hakkında senaryolar üretilmiş, kısa, orta ve uzun vadeli politikalar ve stratejiler
geliştirilmiştir. Bunları karşılayabilmek maksadıyla da, karşı
potansiyel tehdit ile onun politikası ve stratejisi ortaya konulmuştur.
Bu oluşum, tarihi süreç içerisinde de devam etmiştir.Bu da “Milli Güvenlik” kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur.

4-MİLLİ GÜVENLİK;
DEVLETİN ANAYASAL DÜZENİNİN, MİLLİ VARLIĞININ, BÜTÜNLÜĞÜNÜN, MİLLETLER ARASI ALANDA SİYASİ, SOSYAL, KÜLTÜREL VE EKONOMİK BÜTÜN ÇIKARLARININ YANISIRA, ULUSLAR ARASI ANTLAŞMALARLA KARARLAŞTIRILAN HAKLARININ, HER TÜRLÜ İÇ VE DIŞ TEHDİTLERE KARŞI KORUNMASI VE KOLLANMASIDIR. Daha kısa bir tanımla Milli Güvenlik, devleti yıpratmak amacıyla yapılan veya yapılacak olan her türlü faaliyete karşı önlemler alınması ihtiyacıdır. Milli Güvenlik Siyaseti ise;
Milli Güvenliğin sağlanması ve Milli Hedeflere ulaşılması amacı ile Milli Güvenlik Kurulunun belirlediği görüşler dahilinde, Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilen iç, dış ve savunma hareket tarzlarına ait esasları kapsayan siyaseti ifade eder. 1982 Anayasası’nın 117 nci maddesi, Milli Güvenliğin sağlanması ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı Bakanlar Kurulunu sorumlu tutmuştur. Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Politikasının uygulanması ve ortaya çıkabilecek her türlü tehdide karşı, önlemler almak görev ve yetkisine sahiptir.

2. DERS VİZYONU
Anayasanın 118 nci maddesi gereğince kurulan Milli Güvenlik Kurulu; Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Başbakan Yardımcıları, Adalet, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı’ndan oluşur.
Milli Güvenlik Kurulu, gündemin özelliğine göre toplantılarına ilgili bakan ve kişileri de çağırıp bilgi ve görüşlerini alabilir.
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri toplantılara katılır, fakat oylamaya katılamaz.
MİLLİ GÜVENLİĞİN SAĞLANMASINDA KARARLARI MİLLİ GÜVENLİK KURULU ALIR.
MGK , iki ayda bir toplanır.
Gerektiğinde kurul, Başbakanın teklifi üzerine veya doğrudan Cumhurbaşkanının çağrısı ile de toplanır.
Kurul toplantıları
Cumhurbaşkanının başkanlığında yapılır.
Cumhurbaşkanı’nın katılamadığı zamanlar, kurula Başbakan başkanlık eder.
Milli Güvenlik Kurulunun gündemi Cumhurbaşkanı tarafından belirlenir.
Gündemin hazırlanmasında, Başbakan ve Genelkurmay Başkanının önerileri dikkate alınır.
Milli Güvenlik Kurulu
toplantılarında yapılan Tutanaklar ve
görüşmeler açıklanamaz ve yayınlanamaz.

3. DERS VİZYONU
BİR MİLLETİN VARLIĞINI VE REFAHINI SAĞLAMAK, AYNI ZAMANDA KORUMAK İÇİN ULUSLAR ARASI HUKUKA UYGUN OLARAK DEVLETİN KABUL ETTİĞİ GENEL SİYASETE, “MİLLİ STRATEJİ” DENİR.
Devlet hayatında, milletin çıkarları ile ilgili hedeflere ulaşmak ve bunları elde etmek, devlet yöneticilerinin yükümlülüklerindendir.
Bir ulusun, Milli hedeflerine ulaşabilmek amacıyla kullanılabilecek maddi ve manevi kaynaklarının toplamına milli güç denir.
MİLLİ GÜCÜN UNSURLARI


1-SİYASİ GÜÇ
Siyasi Güç, “Bir devletin Milli hedeflerine erişmek, erişilenleri koruyup geliştirmek ve Milli çıkar sağlamak amacıyla kullandığı siyasal kuvvetlerin toplam verimidir”.
Demokrasilerde, “Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur.” ilkesi, siyasi gücün halktan kaynaklanıyor olması sonucunu doğurur ki, bu da siyasi güç açısından olabilecek en elverişli durumdur.

2-ASKERİ GÜÇ
Askeri güç, “Milli politikanın uygulanmasında ve Milli hedeflerin elde edilmesinde kullanılan devletin fiziki gücüdür”.
Türkiye Cumhuriyeti gibi, konumu açısından stratejik öneme sahip topraklarda bulunan bir devlette, askeri gücün “caydırıcı” nitelikte olması çok önemlidir.
Ülkemizin, uzun yıllardır bir saldırıya uğramamış olmasının en önemli nedenlerinden biri de askeri gücümüzün yeterli olmasından kaynaklanmaktadır.
Askeri güç, toplumsal yaşantının ve devlet olmanın bir gereğidir.
Askeri gücü olmayan devlet olmaz.
Askeri gücün yeterliliği, Milli varlığın bir güvencesidir.
Milli güvenliğe yönelik düşmanca hareketler birçok şekillerde ortaya çıkar.
Bunlar; tehdit, baskı, bunalım yaratma, müdahale, kışkırtma, terör olayları, bilgi destek harekatı soğuk savaş ve sonuçta konvansiyonel savaş şeklinde belirir.
Bu hareketlerle karşı karşıya gelen devletlerde başlıca güvence, milletin savunma azmiyle birlikte
silahlı kuvvetlerinin varlığı ve gücüdür.
Bu yönüyle askeri gücü, bir güvence olarak nitelemek doğru ve yerinde bir tespittir.
Türk Milletinin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri, her türlü iç ve dış tehditlere karşı Türkiye Cumhuriyeti ile Atatürk İlke ve İnkılaplarının koruyucusudur.

4. DERS VİZYONU
MİLLİ GÜCÜN UNSURLARI


3-Ekonomik Güç :
Devlet, millete karşı olan görevlerini yerine getirebilmek için ekonomik güce sahip olmak zorundadır.
Milli gücün tüm unsurlarının gelişip güçlenmesi için gereken maddi ve parasal ihtiyaçlar, ekonomik güç tarafından karşılanır.
Ekonomik yönden güçlü devletler, hem iç siyasette hem de uluslar arası ilişkilerde söz sahibi devletlerdir.

4-Nüfus (Demografik) Güç:
Bir ülkenin besin kaynakları yetersiz ve iş olanakları kısıtlı durumda ise, nüfus çokluğu her yönden güçsüzlüğe neden olmaktadır.
Hedefimiz; insanlarımızın eğitim, sağlık, iş, emeklilik, konut gibi ihtiyaçlarının karşılanmış olmasıdır. Milletin, çağdaş düşünceye sahip, etkili üretim yapabilen ve vatansever yurttaş bilincine ulaşmış fertlerden oluşması arzulanır.
Devletimiz, ekonomik kalkınmasının üzerinde nüfus artışına sahip olduğundan başta eğitim, maliye ve işsizlik olmak üzere birçok sorun yaşamaktadır.

5-Coğrafi Güç :
COĞRAFİ GÜÇ OLARAK ÜLKEMİZE KATKIDA BULUNAN DEĞERLER ŞUNLARDIR:
1-Ülkemizin yarımada oluşu
2-Avrupa ile Asya arasında köprü konumunda bulunması
3-Zengin bir bitki örtüsüne sahip oluşu
4-Yer altı ve yer üstü zenginliklerinin küçümsenmeyecek derecede olmasıdır.
Bu zenginlik de daha sonraki konularda değineceğimiz ülkemizi devamlı bir hedef haline getirmiş ve büyük sorunlara neden olmuştur.
MİLLİ GÜCÜN UNSURLARI

6-Bilimsel ve Teknolojik Güç :
Günümüzde, devletlerin çağdaşlık düzeyleri, bilimsel ve teknolojik alandaki gelişmelerine bağlıdır.
Bilim ve teknoloji alanlarında çağın gelişmelerine ayak uyduramayarak etkin ve yeterli bir düzeye ulaşamayan bir devletin Milli gücünün dünya üzerinde etkin olması beklenemez.

7-Psiko-Sosyal ve Kültürel Güç :
Devletlerin gerçek gücü, vatandaşların birlik, beraberlik, sevgi ve saygı ortamında bütünleşmelerinin ve bir millet olarak örgütlü olmalarının başarısına bağlıdır.

5. DERS VİZYONU
Milli Hedef :
(1) Tanımı :
“Bir toplumun Milli çıkarlarını gerçekleştirmek amacıyla ulaşılması gereken ve ulaşıldıktan sonra da korunup devam ettirilecek somut ve belirli amaçlarıdır.”
Milli Hedeflerin Nitelikleri :
l 1-Tamamen Milli nitelik taşımalıdır,
l 2-Sadece bir siyasi gruba, doktrine, ideolojik veya oligarşik sınıfa ait olmamalıdır,
l 3-Sadece bir lider, bir hükümdar veya hanedanın hedefi olmamalıdır,
l 4-Devletin varoluş nedenine uygun olarak, Milli çıkarını sağlayacak biçim ve nitelikte olmalıdır,
l 5-Hayallere, aşırı heyecanlara kapılmaksızın gerçekçi ve akılcı olmalıdır,
l 6-Millete rağmen değil, milletin de benimseyeceği bir nitelik taşımalıdır. Millet ikna edilmelidir.
l 7-Uluslar arası hukuka ve anlaşmalara uygun olmalıdır.
Milli Hedeflerimiz;
Siyasi,
Sosyal ve Kültürel,
Ekonomik ve
Askeri
hedefler olarak gruplandırılır.
1-Siyasi Hedefler :
Devletimizin siyasi hedefi içeride demokratik, dışarıya karşı ise bağımsız bir Türkiye’dir.
1-Siyasi Hedefler :
Siyasi hedeflerimizi şöyle sıralayabiliriz:
l Devlet yönetiminde gücün halktan kaynaklanması (Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.),
l Bireyin doğuştan sahip olduğu inanç özgürlüğünü sağlamak, din ve devlet işlerini birbirine karıştırmamak,
l Devlet yönetiminin içeride demokratik, dışarıda devletin tam bağımsız olmasını sağlamak,
l Uluslar arası kuruluşlarda etkili ve aktif olarak yeni dünya düzeninde Milli hedeflerimizden vazgeçmeden yer almaktır.
Günümüzde teknoloji ve haberleşme olanaklarının hızla gelişmesi dünyamızı küreselleşmeye götürmektedir.
2-Sosyal ve Kültürel Hedefler :
Türk Milleti
eğitimli,
bilgili ve bilinçli,
sağlık sorunları çözümlenmiş,
işsizlik problemi giderilmiş,
aynı kültür yapısı içinde kaynaşmış bir toplumu
gerçekleştirme azmindedir. .
Sosyal ve kültürel hedeflerimizi genel olarak şöyle sıralayabiliriz :
• Bireylerin sağlık, eğitim, konut ve emeklilik güvencesini sağlamak,
• Sosyal devlet ve sosyal adalet prensibini eksiksiz uygulamak,
• Bireylerin işsizlik problemini gidermek,
• Aynı kültür yapısı içinde, birbiriyle kaynaşmış ve ortak menfaatlerde kesin kararlı bir toplum oluşturmak,
• Atatürk’ün gösterdiği hedef olan “çağdaş medeniyet seviyesine” ulaşmak,
• Milli kimlik özelliklerimizi koruyarak teknolojiye açık çağdaş toplum hayatını yaşamaktır.

6. DERS VİZYONU
3-Ekonomik Hedefler :
Günümüzde devletlerin gücü ekonomik güçleri ile eşit orantılıdır.
Ekonomik hedeflerimizden en önemlilerini şöyle sıralayabiliriz :
1-Karma ekonomik sistemi sağlıklı bir şekilde işletmek,
2-Denk bütçeyi sağlamak,
3-İthalat - ihracat dengesini lehimize geliştirmek,
4-Yolsuzluk ve haksız kazanç yollarını ortadan kaldırmak,
5-Devletin her türlü hizmetini vatandaşa adil olarak götürmek,
6-Tükettiğinden çok üreten bir millet olmak,
7-Yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizi,insan Milli menfaatlerimize uygun şekilde değerlendirmek.
4-Askeri Hedefler :
Türkiye Cumhuriyeti’nin bulunduğu topraklar, dünyanın en önemli coğrafi bölgelerinden birinde yer almaktadır. Yer altı ve yer üstü kaynaklarının zenginliği yanında, genç, dinamik ve kültürel değerleri yüksek bir topluma sahiptir. Ülkemizin gelecekte bölge ve dünya üzerinde önemli bir devlet olacağı açıktır. Bundan dolayı, ülkemiz açık ya da gizli birçok iç ve dış tehditle karşı karşıya kalmaktadır.
Askeri hedeflerimizi şöyle sıralayabiliriz :
1-İç ve dış tehdit unsurlarını caydıracak özelliklerde bir orduya sahip olmak ,
2-Ordumuzun, eğitimli ve inanmış personelini günümüzün savaş teknolojisine göre yetiştirmek,
3-Harp sanayiini kendi ihtiyaçlarımızı karşılayacak düzeye getirmek,
4-Askeri iş birliği yaptığımız ve bizden askeri eğitim talebinde bulunan ülkelere yardımcı olmak,
5-Devletimizin menfaatleri doğrultusunda uluslar arası askeri kuruluşlarda yer almak.
Milli Çıkarlarımız :
(1) Tanımı :
Bir milletin kendi güvenliği, refah ve mutluluğu için uluslar arası hukuka uygun olmak şartıyla zaruri olduğuna inandığı her şeye “Milli Çıkar” denir.
Milli devlet anlayışı, 18’nci yüzyıldan itibaren genişlik kazanmış ve bu kavramda milletin yarar ve çıkarları devlet idaresinde temel düşünceyi oluşturmaya başlamıştır.
Milli Çıkarlarımızı şöyle sıralayabiliriz :
Hakimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olması,
Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü,
Atatürk İlke ve İnkılaplarının bir hayat tarzı olarak benimsenmesi,
Milli gelirin sosyal adalet ilkelerine uygun olarak dağıtılması,
Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” prensibine uyulması,
Toplumda insan hakları ve temel özgürlükler kavram ve şartlarının yerleştirilmesi,
Vatandaşın can ve mal güvenliğinin sağlanması,
Milletimizin sağlık, eğitim ve diğer hizmetleri tam ve zamanında almasının sağlanması,
İç ve dış tehdit ve tehlikelere karşı milletin ve vatanın korunması.
Milli Hedefler ve Çıkarlar Konusunda Vatandaşa Düşen Görevler
Aynı topraklarda yaşayan, aynı maddi ve manevi değerler etrafında toplanan ve bu nedenle de ortak çıkarları bulunan milletimizin, birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesinin en doğal davranış biçimi olacağı açıktır.
1-Birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmek ve vatandaş olmanın getirdiği yükümlülükleri (vergi vermek, oy kullanmak, askerlik görevini yapmak ve kanunlara uygun hareket etmek ) yerine getirmek,
2-Anayasanın vatandaşa verdiği hak ve hürriyetlerin takipçisi olmak,
3-Devlet ve millet menfaatlerinin birey menfaatlerinden önce geldiği bilincine sahip olmak,
4-Milli kimliğimizi yaşamak ve yaşatmak (dilimizi, sosyal hayat tarzımızı, Milli dayanışmamızı ve bizi biz yapan değerlerin yaşamasını sağlamak),
5-Türk Devletinin dost ve düşmanlarını ayırt edebilecek bilince sahip olmak (Milli menfaatlerimize, Milli kültürümüze, birlik ve beraberliğimize karşı sinsice yapılan çalışmaları fark edebilmek),
6-Dış güçler ile onların ülkemizdeki iş birlikçilerinin toplumumuzda yaratmak istedikleri kargaşa ortamına karşı bilinçli (gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olmamak) olmak.

7. DERS VİZYONU
Devletler Silahlı Kuvvetlerine Neden İhtiyaç Duyarlar?
İnsanlar, bugüne kadar birbirleriyle pek çok konuda mücadele etmişlerdir.
Çatışmaların en önemli nedeni, devletlerin sahip oldukları yer altı ve yer üstü kaynaklarının zaman içinde yetersiz kalması nedeniyle diğer ülkelerin doğal zenginliklerine göz dikmeleridir.
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ, GENELKURMAY BAŞKANLIĞINA BAĞLI;
KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI,
DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI,
HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI
JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
VE SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞINDAN OLUŞMAKTADIR.
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN GÖREVİ,
TÜRK YURDUNU VE NİTELİKLERİ ANAYASA İLE BELİRLENMİŞ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ İÇ VE DIŞ TEHDİTLERE KARŞI KORUMAK VE KOLLAMAKTIR.
Jandarma, genel olarak, görev ve sorumluluk alanı polis görev alanı dışı olup, bu alanlar il ve ilçe belediye sınırları dışında kalan yerler ile polis teşkilatı bulunmayan yerlerdir.
SİLAHLI KUVVETLER NEDEN ÖZEL PERSONELE İHTİYAÇ DUYAR
1-TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ PERSONELİ YURDUN HER KÖŞESİNDE GÖREV YAPAR. BU ASKERİ YÖNERGELERLE TEMİNAT ALTINA ALINMIŞTIR.
2-COĞRAFİ ŞARTLAR, İKLİM V.B. HİÇBİR KOŞUL, ASKERİ EĞİTİMLERİ ENGELLEYEMEZ.
3-ASKERİ EĞİTİMİN ÇOK BÜYÜK BÖLÜMÜ FİZİKİ GÜÇ İLE GERÇEKLEŞTİRİLİR. AĞIR VE YORUCUDUR.
4-ASKERİ EĞİTİMİN BÜYÜK BÖLÜMÜ GERÇEK SİLAHLARLA VE GERÇEK MERMİLERLE YAPILIR. DOĞAL OLARAK BU DA ÇEŞİTLİ CAN KAYIPLARINA NEDEN OLABİLİR. ( HER İŞ KOLUNDA ALINAN BÜTÜN TEDBİRLERE RAĞMEN İŞ KAZALARININ OLMA İHTİMALİ DAİMA VARDIR. DÜNYANIN BÜTÜN SİLAHLI KUVVETLERİNDE BU VE BENZERİ ÇALIŞMALAR YAPILIR. )
5-ASKERİ EĞİTİMİN ESASI, MEVCUT SİLAHLARLA DÜŞMANI EN AZ ZAYİATLA İMHA VEYA ETKİSİZ HALE GETİRMEK ESASINA DAYANIR.
6-ASKERİ PERSONEL MECBURİ HİZMET SÜRESİNİ TAMAMLAMADAN EMEKLİ OLAMAZ VE İSTEDİĞİ ZAMAN İSTİFA EDEMEZ.
7-TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ PERSONELİ SAVAŞ, OLAĞANÜSTÜ HAL, DOĞAL AFETLER VE TATBİKATLARDA YILLIK İZİNLERİNİ DİLEDİKLERİ GİBİ KULLANAMAZLAR. (GÖREVİ İLE İLGİLİ İŞLERİ AKSATMAMAK ŞARTIYLA YILLIK İZİNLERİNİ KULLANABİLİRLER.)
8-ASKERİ PERSONEL, MESAİ SINIRLAMASI TANIMAKSIZIN ÇALIŞIR .

8. DERS VİZYONU
SEFERBERLİK
SAVAŞ HALİ,
SAVAŞ İLANINA KARAR VERİLMESİNDEN, BU HALİN KALDIRILDIĞININ İLAN EDİLMESİNE KADAR DEVAM EDEN SÜRE İÇİNDE, HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KANUNLARLA KISMEN VEYA TAMAMEN SINIRLANDIRILDIĞI DURUMDUR
VATANIN BÜTÜNLÜĞÜ İLE MİLLETİN VARLIĞINI TEHDİT EDEN BİR TEHLİKENİN BAŞ GÖSTERMESİ VEYA DEVLETİN SAVAŞA GİRME İHTİMALİNİN BELİRMESİ YA DA FİİLEN SAVAŞA GİRMESİ HALİNDE SEFERBERLİK İLAN EDİLİR.
Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan
Bakanlar Kurulu,
Milli Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra genel veya kısmi seferberlik ilanına karar verir.
SEFERBERLİK İLANINDA VATANDAŞLAR NE YAPMALIDIR?
1-Seferberlik çağrısı duyan vatandaşlardan, SEFER GÖREV EMRİ almış olanlar, muhtarlığa gider, çağrı bildirimini imzalar, en geç 6 saat içinde hazırlığını tamamlayarak önceden belirlenmiş olan birliğine hareket eder,
2-Sefer görevi alan bütün araçların sahip veya sürücüleri, araçları ile birlikte en yakın il veya ilçenin Milli Müdafaa Mükellefiyeti Komisyonuna başvururlar,
3-Birliğine kendi imkanları ile gidemeyecek durumda olanlar askerlik şubelerine gönderilmek üzere başvururlar.

9. DERS VİZYONU
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNİN ÜSTÜNE ÇIKARMAK AMACIYLA ATATÜRK’ÜN ORTAYA KOYDUĞU İLKE VE YAPTIĞI İNKILAPLARA ATATÜRKÇÜLÜK DENİR
ATATÜRKÇÜLÜĞÜN KİŞİ VE MİLLET OLARAK BENİMSENMESİ, MEVCUT VE GELECEKTEKİ BÖLÜCÜ, İRTİCAİ AKIMLARA KARŞI KORUNMASI, TÜRK DEVLETİ’NİN GELİŞMESİNİN, GÜÇLENMESİNİN GÜVENCESİDİR.
Atatürkçü Düşünce Sistemi, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerine yansımış ve 1924-1961 Anayasalarında olduğu gibi, 1982 Anayasası’nda da kendini göstermiştir.
1982 Anayasası’nda Atatürkçü Düşünce Sisteminin bütün unsurları yer almaktadır:
MADDE 1- TÜRKİYE DEVLETİ BİR CUMHURİYETTİR.
MADDE 2- TÜRKİYE CUMHURİYETİ, TOPLUMUN HUZURU, MİLLİ DAYANIŞMA VE ADALET ANLAYIŞI İÇİNDE, İNSAN HAKLARINA SAYGILI, ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNE BAĞLI, BAŞLANGIÇTA BELİRTİLEN TEMEL İLKELERE DAYANAN, DEMOKRATİK, LAİK VE SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİDİR.
MADDE 3- TÜRKİYE DEVLETİ, ÜLKESİ VE MİLLETİYLE BÖLÜNMEZ BİR BÜTÜNDÜR.
DİLİ TÜRKÇE’DİR.
BAYRAĞI, ŞEKLİ KANUNDA BELİRTİLEN BEYAZ AY YILDIZLI AL BAYRAKTIR.
MİLLİ MARŞI “İSTİKLAL MARŞI”DIR.
BAŞKENTİ “ANKARA’DIR.”

10. DERS VİZYONU
Atatürkçü Düşünce Sisteminin Oluştuğu Ortam :
ZAMANIN GEREKLERİNE UYMAK, HER ÇAĞDA ÇAĞDAŞ KALABİLMEK, ATATÜRKÇÜLÜĞÜN AMACIDIR.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNDE İNKİLAPLARIN ANA İLKESİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ HALKINI TAMAMEN ÇAĞDAŞ VE BÜTÜN ANLAM VE GÖRÜNÜŞÜ İLE MEDENİ BİR TOPLUM HALİNE ULAŞTIRMAKTIR.
ATATÜRKÇÜLÜĞÜN KİŞİ VE MİLLET OLARAK BENİMSENMESİ, MEVCUT VE GELECEKTEKİ BÖLÜCÜ, İRTİCAİ AKIMLARA KARŞI KORUNMASI, TÜRK DEVLETİ’NİN GELİŞMESİNİN, GÜÇLENMESİNİN GÜVENCESİDİR.
ATATÜRKÇÜLÜĞÜN TEMELİNDE, TAM EGEMENLİK, DEMOKRASİ VE LAİKLİK
BULUNMAKTADIR.
TÜRK MİLLETİNİN YAŞADIĞI SORUNLARA BİR ÇÖZÜM OLARAK ORTAYA ÇIKAN ATATÜRKÇÜLÜK; YAŞANAN SORUNLARA, AKILCI VE ÇAĞDAŞ ÇÖZÜMLER GETİRDİĞİ İÇİN DE BAŞARIYA ULAŞMIŞTIR.
ATATÜRKÇÜLÜĞÜN OLUŞTUĞU DÖNEMDE YAŞANAN SOSYAL, EKONOMİK VE SİYASİ SORUNLAR NELERDİR?
1.DEVLET OTORİTESİNİN ZAYIFLAMASI VE BOZULMUŞ OLMASI,
2.YÖNETİCİLERİN DEVLETİN GÜCÜNÜ, ŞAHSİ MENFAATLERİ İÇİN KULLANIYOR OLMASI,
3.EĞİTİM, ORDU VE MALİ SİSTEMİN BOZULMASI,
4.RÜŞVET, İLTİMAS VE ADAM KAYIRMANIN GİDEREK ARTMASI
5.YUKARIDA SAYILAN OLUMSUZLUKLARIN, HALKIN DEVLETE OLAN GÜVENİNİ SARSMASI VE DEVLETTEN UZAKLAŞMASI,
6.BATILI DEVLETLERİN KENDİ ARALARINDA ANLAŞARAK (ŞARK SORUNU) TÜRK DEVLETİNİ YIKMA ÇALIŞMALARINI ARTIRMASI,
7.AVRUPA DEVLETLERİNİN COĞRAFİ KEŞİFLERİN ARDINDAN SÖMÜRGECİLİKLE BERABER EKONOMİK, TİCARİ VE TEKNİK ÜSTÜNLÜĞÜ ELE GEÇİRMİŞ OLMASI,

11. DERS VİZYONU
HALKÇILIK
DEVLET YÖNETİMİNDE TOPLUM ÇOĞUNLUĞUNUN, AZINLIĞIN HAKLARINA SAYGI DUYARAK VE ANAYASA’YA AYKIRI OLMAMAK KOŞULUYLA YÖNETİMDE SÖZ SAHİBİ OLMASIDIR.
İNKILAP,
BİR MİLLETİN SAHİP OLDUĞU SİYASİ, SOSYAL VE ASKERİ ALANLARDAKİ KURUMLARIN DEVLET ELİYLE MAKUL VE ÖLÇÜLÜ METOTLARLA KÖKLÜ BİR ŞEKİLDE DEĞİŞTİRİLMESİDİR.
SİYASET ALANINDA YAPILAN İNKİLAPLAR
Cumhuriyetin ilânı
Saltanatın kaldırılması
Halifeliğin kaldırılması
EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKİLAPLAR
1-TÜRK HARFLERİNİN KABULU
2-TEKKELERİN VE ZAVİYELİRİN KAPATILMASI
3-KIYAFETTE DEĞİŞİKLİK
4-ÖLÇÜ ,SAAT VE TAKVİMDE DEĞİŞİKLİK
5-SOYADI KANUNUNUN KABULÜ
6-KADIN HAKLARININ KABULU

12. DERS VİZYONU
DEVLETÇİLİK LAİKLİK MİLLİYETÇİLİK CUMHURİYETÇİLİK
DEVLETÇİLİK,DEVLET YETKİLERİNİN ARTMASI, GENİŞLEMESİ, KAMU HİZMET VE FAALİYETLERİNİN YAYILMASIDIR.
LAİKLİK DİN İŞLERİNİ DEVLET İŞLERİNE KARIŞTIRMAYAN, DEVLET İŞLERİNİ DİNDEN AYRI TUTAN DEMEKTİR.
TÜRK İNKİLABI OLARAK LAİKLİK TÜRK MİLLETİNİN MADDİ, MANEVİ VE FİKRİ YAPISINI MODERNLEŞTİRMEYİ AMAÇLAR.
MİLLET ; GEÇMİŞTE BİR ARADA YAŞAMIŞ, ŞİMDİ BİR ARADA YAŞAYAN, GELECEKTE DE BİR ARADA KESİN OLARAK YAŞAMA ARZUSUNDA OLAN, ARALARINDA DUYGU, KÜLTÜR VE MENFAAT ORTAKLIĞI BULUNAN İNSAN TOPLULUĞUNA DENİR.
“Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir. Ne Mutlu Türküm Diyene”
Milliyetçilik, bireylerin mensup olduğu millete karşı duymuş olduğu bağlılık duygusu ya da millet duygusunun esasını oluşturan bir düşüncedir.
MİLLETİ OLUŞTURAN UNSURLAR
1. ZENGİN BİR HATIRA MİRASINA SAHİP OLMAK,
2. BERABER YAŞAMAK ARZUSUNDA KESİN VE KARARLI OLMAK,
3. SİYASİ VARLIKTA BİRLİK, DİL BİRLİĞİ,
4. YURT BİRLİĞİ,
5. TARİHSEL YAKINLIK (GEÇMİŞTE İYİ VE ACI GÜNLERDE HER ŞEYİ PAYLAŞMIŞ OLMAK)
6. AHLAKİ YAKINLIK (ORTAK SOSYAL HAYAT TARZI).
Dil birliği de, Türk ulusunun ortaya çıkışında ve varlığını sürdürmesinde çok önemli rol oynamıştır.
Çünkü Türk ulusu geçirdiği sonsuz felaketler içinde, ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor.
TÜRK MİLLETİ TARİHTE HER TÜRLÜ DEĞERİNİ TÜRK DİLİ İLE KORUMUŞTUR.
ATATÜRK’ÜN MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞINDAKİ 5 TEMEL ÖĞE
1-ATATÜRK’ÜN MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI, MİLLİYETÇİLİĞİ REDDEDEN AKIMLARA KARŞIDIR:
2-ATATÜRK’ÜN MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI, IRKÇILIĞA KARŞIDIR:
3-ATATÜRK’ÜN MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI, LAİKTİR :
4-ATATÜRK’ÜN MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI, BARIŞÇIL VE İNSANCILDIR:
5-ATATÜRK’ÜN MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI, EVRENSEL NİTELİKLERE SAHİPTİR:
CUMHUR HALK ,CUMHURİYET HALKIN YÖNETİMİ DEMEKTİR.
MİLLET EGEMENLİĞİNİ VE DEVLET YÖNETİMİNE KATILIMINI OYUNU KULLANARAK SAĞLAR
Cumhuriyet hükümetinde, belli bir yöntem ve şekilde, belirli bir zaman için seçilmiş bir Cumhurbaşkanına güven sunulur başbakanı o seçer, hükümeti meydana getirecek olan bakanları, başbakan güvendiği milletvekillerinden seçer.”
Atatürk demokrasinin tam olarak işleyebilmesi için zorunlu olan çok partili siyasal yaşamın Türkiye’ye yerleşebilmesi için çok çaba sarf etmiştir.

13. DERS VİZYONU
MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİĞİN ÖNEMİ
BİRLİK VE BERABERLİĞİN VAZGEÇİLMEZ UNSURLARI KENDİNİN VE AİT OLDUĞU TOPLUMUN MENFAATLERİNİ BİLMEK, SEVMEK VE KARŞILIKSIZ FEDAKARLIKTIR.
BİR MİLLETİN SİYASİ TEŞKİLATINI KURARAK, SİYASİ SINIRLARI BELİRTİLMİŞ TOPRAK PARÇASI ÜZERİNDE, İSTİKLALİNİ KAZANMASINA DEVLET DENİR.
MİLLETİ OLUŞTURAN BİREYLERİN YAKIN VEYA UZAK SOYUNDAN DEVRALDIĞI VE ÜZERİNDE VARLIĞINI DEVAM ETTİRDİĞİ TOPRAĞA VATAN DENİR.
TARİHTEKİ TÜRK DEVLETLERİNİN ORTAK YIKILIŞ NEDENLERİ
1-ESKİ TÜRK DEVLET SİSTEMİNDEKİ İKTİDARIN VERASET YOLUYLA ÇOCUKLARA GEÇMESİ VE ÜLKENİN PAYLAŞILMASI,
2-ÜLKE DIŞINDAN VE İÇİNDEN YAPILAN FESATIN VE BOZGUNCULUĞUN ÖNÜNE GEÇİLEMEMESİ,
3. VATANDAŞLARIN OLAYLARA DUYGUSAL YAKLAŞIMLARINDAN DOLAYI, DIŞ GÜÇLER TARAFINDAN KOLAYCA KIŞKIRTILMALARI,
4- VATANDAŞLARIN DEVLETİN GÜÇLENMESİNDEN SONRA, REHAVETE KAPILMALARI VE MİLLİ MENFAATLERİNİ UNUTMAYA BAŞLAMALARI,
5- BAZI DEVLET YÖNETİCİLERİNİN GÖREVLERİNİ KÖTÜYE KULLANMALARI,
6- VATANDAŞLARIN DEVLETE OLAN GÜVENLERİNİN ZAYIFLAMASI,
7- MİLLİ GELİRİN FERTLER ARASINDA HAKKANİYETLE DAĞITILMAMASI,
8- TÜRK DİLİNİN VE TÜRK KÜLTÜRÜNÜN YOZLAŞMAYA BAŞLAMASI, DOLAYISIYLA MİLLİ BİRLİĞİN TEHLİKEYE GİRMESİ,
9- DEVLET OTORİTESİNİN MERKEZ DIŞINDAKİ YÖNETİM BİRİMLERİNDE ZAYIFLAMASIDIR.

14. DERS VİZYONU
TOPLUMDA BİREYİ YETİŞTİREN UNSURLAR AİLE, EĞİTİM KURUMLARI, ÇEVRE, HER TÜRLÜ BASIN YAYIN VE İLETİŞİM VASITALARIDIR.
VATANDAŞIN SAHİP OLMASI GEREK DÖRT TEMEL UNSUR
1-BAĞLILIK
2-SORUMLULUK
3-SAYGI
4-KENDİNİ VE ÇIKARLARINI DÜŞÜNMEDEN HİZMET
BAĞLILIKLA İLGİLİ TEMEL UNSURLAR
1. MİLLETE BAĞLILIK
2. VATANA BAĞLILIK
3. DEVLETE BAĞLILIK
4. KANUNLARA BAĞLILIK
5. MANEVİ DEĞERLERE BAĞLILIK
Millet özelliğini kazanan toplumun bireyi, ait olduğu millete ve onun dayandığı ilkeler ile ortak çıkarlara içtenlikle bağlılık duyar.
Milletlerin dayandığı temel ilkelerin başında kültür gelir.
Kültür, duyuş, düşünüş, sorunları çözme yöntem ve kuralları, ortak yaşama düzenidir.
Kültür vasıtasıyla iletişim kurar, çalışır, neyi nasıl üreteceğimizi bilir, ailevi, dini, ahlaki yaşantımızı düzenler, tabiatla ve hatta düşmanlarımızla nasıl mücadele edeceğimizi biliriz.
Kültüre bağlılık kısaca dile, dine, ahlaka, örf adetlere, tarihe, geleceğe... vb. bağlılıktır.
Her topluluğun (milletin) kültürü, onun kimliğidir. Milletler, kimliklerini koruyabildikleri sürece var olurlar.
Vatan bir milletin üzerinde yaşadığı coğrafyadır.
Coğrafyayı sıradan toprak parçası olmaktan çıkaran, ona değer kazandıran, coğrafyayı vatana dönüştüren toplumların başlarından geçen olaylar, coğrafyayla kültür ve insan arasındaki ilişkidir.
Ülke doğduğumuz, doyduğumuz, barındığımız, üzerinde varlığını sürdürdüğümüz yerdir.
Doğal olarak insanın yaşamı ve mensubu olduğu milleti için vazgeçilmez olan ülke toprakları, büyük bir sevgi ve inançla bağlı olmamız gereken temel değerdir.
İnsanların ülkeleri için canlarını hiç çekinmeden verebilmeleri bunun bir göstergesidir.
Şairin dediği gibi ; “Toprakları toprak yapan üstündeki kandır.Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.’’
Vatanlarına bağlı olmayan insanlar giderek milletlerine de bağlılık duygusunu kaybederler.
Vatana bağlılığın temel şartı onu sevmek, korumak ve geliştirmektir. Tek başına sevgi veya koruma yeterli değildir.
Koruma sadece sınırların korunması, ülke topraklarının başka uluslara verilmemesi anlamında değildir.
Aynı zamanda ülkenin imarı, doğal zenginliklerin rasyonel kullanımı, doğa tahribatının önlenmesi de koruma anlamına gelir.
Kısaca doğduğumuz, doyduğumuz, yaşadığımız, maddi-manevi varlığımızı sürdürdüğümüz ülkemiz (vatan) kendisine bağlı olmamız gereken çok kutsal bir değerdir.
Ülkeye bağlılığın en iyi ifadesi,gerektiğinde canını seve seve ülkesi için verebilmektir.
Bu nedenle; vatan ve millet için, namus, şan ve şerefini korumak için
düşmanla savaşırken ölenlere “şehit”,sağ kalarakgeri dönenlere “gazi” deriz.
Şehitliği, ulaşabilecek en yüksek rütbe olarak kabul ederiz.
Devlete bağlılık; millete, hukuka, düzen ve istikrara saygı ve inancı kapsar.
Devlet vatandaşların hak ve özgürlüklerini korur, güvence altına alır.
Vatandaş devlete bağlılığını, vatandaşlık görevlerini yerine getirerek ortaya koyar.
Kanunlar, milletin iradesiyle oluşturulan parlamento veya millet meclisi gibi kurumlar tarafından, belli yöntem ve ilkelere dayalı olarak çıkarılan, yazılı ve maddi yaptırımı (ceza) olan kurallardır.
Kanunların görevi, insanlar arasındaki ilişkileri düzenlemektir.
Bireyin vatandaşlığı hukuk tarafından güvenceye alınır.
Devlet vatandaşlarının hukuka bağlı hareket etmesini zorunlu kabul eder.
Manevi değer ve semboller bir milletin kültürü içerisinde yer alır.
Dil, inanç, örf-adet, gelenek, görenek, ahlak, bayrak vb. unsurlar bunlara örnek olarak verilebilir.
Manevi değer ve semboller içerisinde “dil” in ayrı ve önemli bir yeri vardır.
Bayrağa bağlılık millete, vatana, kültüre, tarihe, bugüne ve geleceğe bağlılıktır.
Manevi değer ve sembollerin temel işlevi toplumun üyelerini bir arada tutarak, onlara ortak ruh ve şuur vermeleridir.
“Bayrak”, bir milletin ortak sembolüdür. Bayrağa bağlılık millete, vatana, kültüre, tarihe, bugüne ve geleceğe bağlılıktır.

2. DÖNEM 1. DERS VİZYONU
Sorumluluk
Sorumluluk, kavram olarak kişinin yapmakla yükümlü olduğu iş ve eylemler anlamına gelmektedir.
Sorumluluğunu yerine getiren insanlar, hak sahibi olurlar.
Toplum hayatı birlik ve beraberlik gerektirir. Topluma karşı sorumluluklarımız, toplumun barış ve mutluluk içerisinde yaşaması için şarttır.
SORUMLULUKLA İLGİLİ TEMEL UNSURLAR
1. DİĞER İNSANLARA KARŞI SORUMLULUK
2. TOPLUMA KARŞI SORUMLULUK
3. DEVLETE KARŞI SORUMLULUK
Vatandaşın devlete karşı sorumlulukları ise;
kanunlara saygılı davranmak,
vergi vermek,
askerlik yapmak,
seçme ve seçilme çerçevesinde oy vermektir.
“Saygı” bir şeye, bir kimseye karşı duyulan sevgi ve fedakarlıklarımızın toplamıdır.
Saygı kavramının daha iyi anlaşılması için, bunu 5 başlık altında incelemekte yarar vardır. Bunlar, öz saygı, insana saygı, millete saygı, devlete saygı ve kanunlara saygıdır.
1-Öz saygı; insanın kendisine, kendi varlığına, kişilik ve duygularına duyduğu saygıdır.
Giyimine, kuşamına ve temizliğine özen gösteren bir kişi, bunu öncelikle kendisine duyduğu öz saygının bir gereği olarak yapmalıdır.
İnsan kendisine saygı duymazsa, kendi varlığına değer vermez. Kişi kendine belirli özen ve dikkati göstermez ise başkalarına da saygı göstermez.
2-İnsana saygı sosyal ilişkilerde tarafların birbirlerine değer vermesini gerektirir.
3-Millete Saygı: Millete saygı onun kültürüne, kurumlarına, tarihine vb. saygıyı ifade eder. Millete saygı, aynı zamanda sevgiyi de içerir.
Milletini saymayan ve sevmeyen insanların, giderek milletlerine yabancılaştıkları ve hatta düşman oldukları örneklerle sabittir.
4-Devlete Saygı:Devlete saygı onun kurumlarına, kural ve kanunlarına saygı duymayı değer ve önem vermeyi ifade eder.
Devlet, arkasında bir toplum gerçeği olan, millet iradesine dayanan, gücünü milletten alan bir kurumlar manzumesidir.
5-Kanunlara Saygı:Birey, kendi hak ve menfaatleri olduğu gibi başkalarının hak ve menfaatlerini de bilmeli ve saygı göstermelidir.
Kanun ve nizamların olmadığı yerde adalet, hak ve hukuk yoktur.
d.Kendini ve Çıkarlarını Düşünmeden Hizmet:
İnsan çoğu durumda açgözlü, daha çok kendini düşünen, üretilen değerlerden
en çok payı almak isteyen, sınırsız istekleri ve arzuları olan bir varlıktır.
Aslında bireyin, gerçek menfaatinin toplumun güçlü olmasına bağlı olduğunu algılamasını sağlamak gerekir.

2. DÖNEM 2. DERS VİZYONU
TÜRKİYENİN KONUMU
JEOPOLİTİK KELİMESİ, İNGİLİZCE COĞRAFYA VE POLİTİKA KELİMELERİNİN BİRLEŞTİRİLMESİ İLE OLUŞMUŞTUR.
JEOPOLİTİK; BİR DEVLETİN ÜLKESİ İLE MİLLİ TARİHİ, VATANDAŞIN MİLLİ BİLİNCİ, DEVLETİN MİLLİ GÜCÜ VE DÜNYA DEVLETLERİNİN POLİTİK ŞARTLARINI VE İLİŞKİLERİNİ DİKKATE ALARAK MİLLİ POLİTİKANIN TAYİN, TESPİT VE YÖNETİLME ESASLARINI GÖSTEREN BİLİMDİR.
Jeopolitik, bir devletin dış politikasının tayininde COĞRAFİ unsurlardan faydalanmayı amaçlar.
JEOPOLİTİK KONUM BİR DEVLETİN DÜNYA COĞRAFYASINDA BULUNDUĞU KONUMUNDAN DOLAYI KENDİSİNE SAĞLADIĞI AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARIN HEPSİNE DENİR.
Türkiye, üç kıtayı birbirine bağlayan çok önemli jeopolitik konumu ile Avrupa, Asya, Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu, Akdeniz ve Karadeniz ülkesidir.
TÜRKİYENİN JEOPOLİTİK ÖNEMİ
TÜRKİYE’NİN GÜNÜMÜZDEKİ KONUMU İTİBARI İLE;
1-SSCB VE YUGOSLAVYA’NIN DAĞILMASI SONUCU YAPISAL DEĞİŞİKLİKLERE UĞRAYAN BALKANLAR’A KOMŞU OLMASI,
2-ETNİK ÇATIŞMALAR YANINDA, ZENGİN TABİİ KAYNAKLARA SAHİP KAFKASYA VE ORTA ASYA’NIN OLUŞTURDUĞU COĞRAFYANIN MERKEZİNDE OLMASI,
3-1990’DAN BUGÜNE KADAR MEYDANA GELEN SİYASİ GELİŞMELER SONUCUNDA, ESKİ OSMANLI DEVLETİ SINIRLARI İÇERİSİNDE YER ALAN BUGÜN 26 BAĞIMSIZ DEVLETİN BULUNMASI,
4-HAZAR VE ORTA ASYA DOĞAL KAYNAKLARININ BATIYA ULAŞTIRILMASINDA DOĞAL BİR KÖPRÜ OLUŞTURMASI,
5-DÜNYA DOĞAL ENERJİ KAYNAKLARININ %70’İNİN ÜLKEMİZİN ETRAFINDA OLMASI,
6-NİTELİK VE NİCELİK OLARAK AVRUPA’DA VE BÖLGESİNDE GÜÇLÜ BİR SİLAHLI KUVVETLERE SAHİP OLMASI,
7-KARADENİZ-AKDENİZ DENİZ YOLU ULAŞIMININ TÜRK BOĞAZLARINA BAĞIMLI OLMASI,
8-AVRUPA’DAN PASİFİK’E VE ORTADOĞU’YA UZANAN GENİŞ BİR COĞRAFYADA YER ALAN ENDER DEMOKRATİK ÜLKELERDEN BİRİ OLMASI YÖNÜYLE ÖNEMLİ BİR KONUMDA BULUNMAKTADIR.

2. DÖNEM 3. DERS VİZYONU
JEOSTRATEJİ
Jeopolitiği oluşturan etkenler değişen ve değişmeyen olmak üzere iki grupta toplanabilir:
JEOPOLİTİĞİN DEĞİŞMEYEN ETKENLERİ
(A)DÜNYA ÜZERİNDEKİ YERİ,
(B)COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ (ADA, YARIMADA, KITA, KITA İÇİ ÜLKE OLMA DURUMU),
(C) ARAZİNİN FİZİKİ YAPISI.
JEOPOLİTİĞİN DEĞİŞEN ETKENLERİ
(A) SOSYO- KÜLTÜREL DEĞERLER,
(B) EKONOMİK DEĞERLER,
(C) POLİTİK DEĞERLER,
(Ç) ASKERİ DEĞERLER,
(D) ZAMAN.
Tarihte Trakya ve Anadolu Yarımadalarına hakim olanlar, büyük ve güçlü devletler kurmuşlar, uluslar arası politika, ekonomi ve askeri sahalarda rakiplerine karşı üstünlük sağlamışlardır.
Türkiye bilindiği gibi büyük kısmı Anadolu yarımadasında olmak üzere Anadolu ve Trakya yarımadalarından meydana gelmiştir. Her iki yarımada arasında İstanbul Boğazı-Marmara Denizi-Çanakkale Boğazı bulunmaktadır.
Türkiye bu coğrafi yapısı ile arasında boğazlar olan iki yarımadadan meydana gelen dünyada pek az görülen bir coğrafi karaktere sahiptir.
Türkiye, Anadolu yarımadası ile Kafkasya ve İran vasıtası ile Orta Asya, Çin, Hindistan ve Uzakdoğu’ya; Suriye, Irak vasıtası ile Ortadoğu ve Afrika’ya açılmaktadır.
Aynı şekilde Türkiye, Trakya yarımadası ile Balkanlar ve Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası durumundadır.
Anadolu ve Trakya yarımadalarının üç tarafı deniz olduğundan, Türkiye’nin karadan veya denizden başka güçler tarafından tecriti mümkün değildir..
Bugün büyük zenginlik ifade eden turizm değerlerinin varlığı, binlerce yıllık tarihi ve kültür hazinesi, iklimin elverişliliği, bitki örtüsü ile yer altı ve yer üstü zenginlikleri, jeopolitik konum açısından çok az ülkede bulunan bir değere sahiptir.
Türkiye, jeopolitik konumundan dolayı önemli bir güce sahiptir. Aynı zamanda birçok ülkenin gözünü üzerinden eksik etmediği bir ülkedir.
Jeopolitik zenginliğini yeteri kadar değerlendirdiği taktirde, Türkiye’nin bir dünya gücü olacağı açıktır.
JEOSTRATEJİ KAVRAMI GEO VE STRATEJİ TERİMLERİNİN BİRLEŞMESİNDEN MEYDANA GELMİŞTİR. GEO; YER, DÜNYA DEMEKTİR. STRATEJİ İSE İZLENECEK YOL ANLAMINDADIR.
JEOSTRATEJİ, JEOPOLİTİKTEN AYRI OLARAK COĞRAFİ UNSURLARIN ASKERİ AÇIDAN İNCELENMESİ VE STRATEJİK SONUÇLAR ÇIKARILMASIDIR.
JEOSTRATEJİK KONUM İSE, BİR COĞRAFYANIN DÜNYA ÜZERİNDE ASKERİ AÇIDAN TAŞIDIĞI ÖNEM DEMEKTİR.
Bu konumu nedeniyle, farklı özelliklere sahip Avrupa, Asya ve Afrika ülkelerinin fiziki, sosyal, kültürel ve ekonomik çıkarları ülkemiz üzerinde çakışmaktadır.
Yakın çevremizde yaşanan ve yaşanması kuvvetle muhtemel krizlerde, ulusal çıkarlarımıza uygun çözümlere ulaşılması için güçlü bir silahlı kuvvetlere sahip olma zorunluluğumuz ortaya çıkmaktadır.
Caydırıcı bir silahlı kuvvet, ayni zamanda barışın da teminatıdır. Çünkü; caydırıcı güç, farklı emeller besleyen diğer tarafın veya tarafların yanlış hesap yapmalarını önler. Bu gerçeğin yakın geçmişte örnekleri bulunmaktadır.
YAKIN ÇEVREMİZDE YAŞANAN VE YAŞANMASI KUVVETLE MUHTEMEL KRİZLERDE, ULUSAL ÇIKARLARIMIZA UYGUN ÇÖZÜMLERE ULAŞILMASI İÇİN GÜÇLÜ BİR SİLAHLI KUVVETLERE SAHİP OLMA ZORUNLULUĞUMUZ ORTAYA ÇIKMAKTADIR.
CAYDIRICI BİR SİLAHLI KUVVET, AYNİ ZAMANDA BARIŞIN DA TEMİNATIDIR. ÇÜNKÜ; CAYDIRICI GÜÇ, FARKLI EMELLER BESLEYEN DİĞER TARAFIN VEYA TARAFLARIN YANLIŞ HESAP YAPMALARINI ÖNLER. BU GERÇEĞİN YAKIN GEÇMİŞTE ÖRNEKLERİ BULUNMAKTADIR.

2. DÖNEM 4. DERS VİZYONU
YIKICI FAALİYETLER
Türkiye’ye Yönelik Tehditler:
GENEL :
Tarih boyunca üzerinde birçok medeniyetler kurulan, Avrupa ile Asya arasında siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel köprü vazifesi gören Anadolu toprakları her çağda başka ülkelerin hedefi olmuştur.
Bir ülkede meydana gelen olayların bir takım iç koşulları olmakla beraber, Türk tarihine baktığımızda nedenlerin daha çok dışarıdan kaynaklanan müdahalelerle ortaya çıktığı görülmektedir.
Doğu Anadolu’da 1915 yılında yaşanan Ermeni isyanları, uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğunun bir tebaası olarak barış içerisinde yaşayan Ermeni yurttaşlarımızı Rusya ve İngiltere’nin kışkırtmaları sonucunda ortaya çıkmıştır.
Yaşadığımız tarihsel kesitte dünyamız, küreselleşme adı altında; siyasi, sosyal ve güvenlik bağlamlarında, büyük bir değişim sürecine girmiş bulunmaktadır.
Bu aşamada dil ve kültür erozyonu yaratılması yolunda Türkiye üzerinde değişik oyunlar denenmektedir. Bazı sözde aydın kesimlerin dilimize yabancı kelimeleri sokma çabaları, dil kuralları dışında konuşma tarzları yaratılması ve bu tür konuşma veya hitap tarzlarının film, radyo ve televizyon programları ile genç nesillere, yani Türkiye’nin geleceği olan sizlere aşılanması çalışmaları bu çabalardan bazılarıdır.
Bu değişim süreci içinde, bazı güçlü ülkeler sürece şekil vermeye çalışırken, bazı ülkeler kendilerine biçilen yolun basit aktörleri olmaktadırlar.
YIKICI FAALİYETLERİN AMACI MEVCUT REJİMİ (LAİK-DEMOKRATİK SİSTEMİ) SİLAH ZORUYLA YIKARAK YERİNE KENDİ İDEOLOJİLERİNİN HAKİM OLDUGU BİR DÜZEN KURMAKTIR.
Ülkeyi içeriden yıkmayı amaçlayan yıkıcı faaliyetler, hedeflerine ulaşabilmek için stratejilerini genelde dört safhada (hazırlık, örgütlenme, eylem, iç savaş) yürütmektedir.
YIKICI FAALİYETLER PARA KAYNAĞI UYUŞTURUCU MADDE, SİLAH VE İNSAN KAÇAKÇILIĞINDAN FİNANSE ETMEKTEDİRLER.
AYRICA BAĞIŞ KAMPANYALARI, YASAL OLMAYAN GAZETE-DERGİ SATIŞI, AİDAT TOPLAMA, KONSER DÜZENLEME GİBİ FAALİYETLER İLE DE GELİR ELDE ETMEKTEDİRLER.
Ülkemizin jeopolitiği, uluslar arası politika içerisindeki yeri ve konumu, gelişen ekonomisine bağlı olarak hızla gelişen sosyal, kültürel özellikleri itibari ile her dönemde yıkıcı faaliyetlerin boy hedefi olmuş ve de ideolojik yayılmacılığın saldırısı ile karşı karşıya kalmıştır.

2. DÖNEM 5. DERS VİZYONU
BÖLÜCÜ FAALİYETLER
Ülkemize yönelik devam etmekte olan bölücü tehdidin geçmişi iki yüzyıl kadar gerilere dayanmaktadır.
Tarihi süreç içerisinde, emperyalist güçlerin Ortadoğu bölgesindeki çıkar stratejilerinin bir uzantısı olarak ortaya çıkan bölücü tehdit, günümüze kadar örgütlenme, hareket, eylem açısından değişik zaman ve mekanlarda dış dayatmalar ve kendi iç şartlarına uygun olarak süre gelmiştir.
Bugün için tehdit olma özelliği devam eden ve vatandaşlarımızdan bir kısmının ayrı bir ırk ve ulus olduğu iddiaları ile sürdürülen bölücü faaliyetler Osmanlı İmparatorluğunun yükselme devri sonlarına doğru dış güçlerin gayretleri ile başlatılmıştır.
Avrupa devletlerinin bu yöndeki çabaları yalnızca 19 ncu yüzyılın isyanlarını etkilemekle sınırlı kalmamış aynı zamanda etnik-bölücü örgütlerin oluşumunda etkin bir rol oynamıştır.
18 ve 19 ncu yüzyıllarda Batılılar tarafından arkeolog, diplomat, tarihçi, coğrafyacı, din adamı gibi çeşitli kisveler altında aşiretler arasında sürdürülen misyoner faaliyetleri ile ekilen bölücü faaliyetlere yönelik tohumlar fırsat bulduğunda yeşermeye başlamıştır.
Bu faaliyetler neticesinde değişik zamanlarda ortaya çıkan isyanlar devletin gücünün zayıflamasına yol açmıştır.
Bu isyanlardan en önemlisi olan ve yabancı ülkeler tarafından desteklenen 1925 Şeyh Sait ayaklanması sonucunda genç Türkiye Cumhuriyeti Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan ve Lozan Barış antlaşmasında çözümü ertelenen Musul-Kerkük bölgesindeki haklarından vazgeçmek zorunda kalmıştır.
Türkiye Cumhuriyetinin 20 nci yüzyılın son çeyreği boyunca mücadele ettiği, yabancı ülkeler tarafından da desteklenen PKK terör örgütü 27 Kasım 1978 tarihinde kurulmuş,
1984 yılında, Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla silahlı eylemlerine başlamıştır.
Terör örgütünün asıl ve nihai amacı, Kürt kimliğinin anayasal olarak tanındığı, federal veya özerk Kürdistan’ı oluşturmak, bilahare sözde Birleşik Demokratik Büyük Kürdistan’ı kurmaktır.
Terör örgütü Şubat-1999’a kadar giriştiği olaylarda;Kadın, çocuk ve yaşlı ayırımı yapmaksızın vatandaş ve güvenlik görevlisi olmak üzere yaklaşık 30.000 kişinin ölümüne sebep olmuş, Bölge halkına okuma yazma öğretebilmek için çırpınan fedakar öğretmenlerimizi katlederek çocuklarımızın eğitim-öğretim görmesine engel olmuştur.
16 Şubat 1999 yılında terorist başının yakalanmasıyla askeri alandaki mücadeleyi kaybettiğini anlayan terör örgütü bu sefer hedefine siyasi yollardan ulaşabilmek için taktik değiştirmiştir.
Bu amaçla, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan ve çeşitli sebeplerle eğitim imkanı bulamamış olan vatandaşlarımızı istismar etmektedir.
Terör örgütü;Kız veya erkek ayrımı yapmadan eğitim çağındaki gençleri zorla örgütün silahlı unsurları bünyesine katarak onları devlete karşı suçlu duruma düşürmekte, Ayrılıkçılık ve bölücülük yaratarak Türk Milletinin Milli birlik ruhunu bozmaya çalışmakta, Yıllarca devletin hizmetlerinden faydalanmış ve devlete karşı görevlerini yerine getirmiş olan sadık halkı her vesileyle devlete karşı kışkırtmakta, Henüz oyun oynama çağındaki çocukları zorla toplumsal gösterilere katılmaya zorlayarak onların taze beyinlerine şiddeti ve devlete karşı itaatsizlik duygusunu yerleştirmekte, Tüm bu faaliyetleriyle birlikte bir taraftan da silahlı eylemlerini sürdürmekte ve gene yabancı devletlerin desteğini almaktadır.
Terör örgütü, 11 Eylül terör olaylarından sonra dünyanın tepkisini çekmemek için terörle özdeşleşen adını iki defa değiştirmiş, ancak bir çok ülke ve kuruluş tarafından yeni adıyla da terör örgütleri listesine alınmıştır.
Adını ne şekilde değiştirirse değiştirsin insan hayatına kasteden her kuruluş bir terör örgütüdür. Geçmişte işlediği cinayetlerin ve devlete verdiği zararların sorumlusudur.
İnsanların huzur ve güven içinde yaşama istek ve arzusu, bölgeye götürülen hizmet ve yatırımlar ile devletin bölge halkına şefkatli yaklaşımı terör örgütünün bölge halkı üzerindeki etkinliğini kaybetmesini gittikçe hızlandırmaktadır.

2. DÖNEM 6. DERS VİZYONU
İRTİCA
Sözlük anlamı geriye dönmek, yapılan bir yeniliği reddederek eskiye dönmeyi istemek, eskiyi muhafaza etmek olan irtica; dini değerlerin istismar edilerek siyasi emellere alet edilmesi, yanlış düşünce ve inanışların din adına halka benimsetilerek mevcut devlet ve toplum hayatını yıkıp onun yerine daha geri bir düzen kurma amacına yönelik faaliyetlere verilen ortak isimdir.
Dini değerlerin istismar edilerek siyasi emellere alet edilmesi, yanlış düşünce ve inanışların din adına halka benimsetilerek mevcut devlet ve toplum hayatını yıkıp onun yerine daha geri bir düzen kurma amacına yönelik faaliyetlere verilen ortak isimdir.
Bu tanım kapsamına giren faaliyetleri gerçekleştiren oluşumlar ise “İrticai Unsurlar” olarak adlandırılmaktadır.
Dini siyasete alet ederek hedeflerine ulaşmaya çalışan gruplar devlet düzenini dini kurallara dayandırmayı, buna göre mevcut düzeni değiştirmeyi esas almıştır.
İRTİCAİ GRUPLAR HEDEFLERİNE ULAŞMAK İÇİN
1-MİLLİYETÇİLİĞİ REDDEDEREK MİLLET YERİNE ÜMMETİ KOYMAKTA,
2-HALK İRADESİNİ REDDETMEKTE,
3-BEŞERİ HUKUK YERİNE, DİNİ KURALLARI ESAS ALMAKLA,
4-VATANDAŞ YERİNE KULU, DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ YERİNE DİNİ KURALLARIN ESAS ALINDIĞI, ÇAĞDIŞI BİR YAŞAM ZORUNLULUĞUNU DAYATMAKTADIR.
İRTİCAİ UNSURLARIN ÜLKEMİZDEKİ AMACI
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN DEMOKRATİK, LAİK, SOSYAL VE HUKUK SİSTEMLERİNDE DİNİ KURALLARI ESAS KILARAK, TEOKRATİK DÜZENE DAYALI DEVLET KURMAKTIR.
İrtica ve laiklik, her ülkenin kendi koşullarına göre anlam kazanır. İrtica laikliğin karşıtıdır. Bir başka deyişle irticanın panzehiri laikliktir.
Laiklik; devletin yasama, yürütme ve yargı işlerinin, aklın ve bilimin verilerine dayandırılarak yürütülmesidir.
Dolayısıyla laiklik; siyasi otoritenin dini otoriteden ayrılması, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, devlet işlerinde aklın egemenliğinin, din ve vicdan özgürlüğünün korunmasıdır.
Kişilerin dini inancından veya inançsızlığından dolayı baskıya maruz kalmasının önlenmesi ve bunun devlet tarafından güvence altına alınmasıdır.
Laiklik, kesinlikle dinsizlik veya din karşıtı değildir.
TÜRKİYE’NİN JEOPOLİTİK VE JEOSTRATEJİK KONUMU GÖZ ÖNÜNE ALINDIĞINDA, İRTİCAİ HAREKETLERİN ÜLKEMİZİ YIPRATMAK AMACIYLA ÖZELLİKLE DIŞARIDAN YÖNLENDİRİLEN FAALİYETLER OLDUĞU GÖRÜLMEKTEDİR.
ATATÜRK, “BİZİ YANLIŞ YÖNE SEVK EDEN ŞAHISLAR, BİLİNİZ Kİ ÇOK KERE DİN PERDESİNE BÜRÜNMÜŞLERDİR.” DİYEREK İRTİCANIN NE KADAR TEHLİKELİ OLDUĞUNU AÇIKÇA İFADE ETMİŞTİR..
İRTİCAYA KARŞI TÜRK GENÇLİGİNİN GÖREVİ ATATÜRK İLKELERİNE SIM SIKI BAĞLANARAK, CUMHURİYETİMİZİN TEMEL KAZANIMI OLAN LAİKLİĞİ HER TÜRLÜ TEHDİDE KARŞI KORUMAKTIR.

2. DÖNEM 7. DERS VİZYONU
DEVLETİMİZE YÖNELİK TEHDİTLERE KARŞI VATANDAŞLARIMIZA DÜŞEN GÖREVLER:
1. Devlet ve milletimizin gelişmesini, zenginleşmesini sağlayan çağdaş, demokratik ve laik devlet düzenine sahip çıkmak,
2. Türk tarihini iyi bilmek ve geçmişten ders çıkarmak,
3.Türk Gençliği olarak milletimizi ve vatanımızı güçlü, zengin, hayat seviyesi yüksek ve huzurlu bir Türkiye haline getirmek için çok çalışmak,
4. Atatürkçülüğü iyi öğrenmek ve günlük hayatımızda kullanmak,
5. Türkiye’nin gelişmesine engel olmak isteyen iç ve dış propaganda ve tehdit odaklarının amaçlarını bilmek, takip etmek, bu faaliyetlere karşı birey olarak bilinçli olmak,
6.Türk dilini, tarihini, edebiyatını ve kültürünü çok iyi öğrenip hayatımızda örnek bir kişi olarak yaşatmak,
7. Milli birlik ve beraberlik konusunda Atatürk’ün milliyetçilik ve halkçılık ilkelerini iyi bilmek ve savunmak,
8.Ülke içinde ve ülke dışında basın yayın kuruluşlarının yayınlarının doğru ve yanlışlarını göz önünde bulundurarak ülke menfaatlerinin yanında olanları desteklemek, karşısında olanları fikren reddetmek,
9. Hayatta en hakiki yol göstericinin ilim olduğunu ve çok çalışmak, üretmek gerektiğini bilerek yaşamaktır.

2. DÖNEM 8. DERS VİZYONU
ÇEVRE ÜLKELER İLE İLİŞKİLER
TÜRKİYE, COĞRAFİ KONUMU NEDENİYLE ÜÇ KITAYI BİRLEŞTİREN DÜNYA MEDENİYETLERİNİN BEŞİĞİNDE YER ALMAKTADIR.
BATISINDA AVRUPA,DOĞUSUNDA ASYA VE GÜNEYİNDE AFRİKA BULUNUR.
DÜNYA DOĞAL ENERJİ KAYNAKLARININ %70’İ TÜRKİYE ETRAFINDA BULUNMAKTADIR.
TÜRKİYE JEOSTRATEJİK KONUMU NEDENİYLE, TARİH BOYUNCA DİĞER ÜLKELERİN HEDEFİ OLMUŞTUR
BATIDAN İTİBAREN KOMŞULARIMIZ
1-YUNANİSTAN
2-BULGARİSTAN
3-GÜRCİSTAN
4-ERMENİSTAN
5-NAHCİVAN (AZERBEYCAN)
6-İRAN
7-IRAK
8-SURİYE
9-KKTC

2. DÖNEM 9. DERS VİZYONU
YUNANİSTAN VE KIBRIS
YUNANİSTANLA TÜRKİYE ARASINDAKİ SORUNLAR
l 1-KIBRIS
l 2-ADALAR DENİZİ SORUNLARI
l 3-RUM-PONTUS SORUNU
l 4-AZINLIKLAR SORUNU
l 5-FENER RUM PATRİKHANESİ
l 6-HEYBELİADA RUHBAN OKULU
A.KIBRIS SORUNU:
KIBRIS ADASI, TARİH BOYUNCA BİR ÇOK KEZ EL DEĞİŞTİRMİŞ, TARİHİNDEKİ EN UZUN HUZURLU DÖNEMİNİ, 1571-1878 YILLARI ARASINDA, OSMANLI EGEMENLİĞİ ALTINDA YAŞAMIŞTIR.
DOĞU AKDENİZ TİCARET YOLUNU KONTROL EDEN STRATEJİK KONUMU NEDENİYLE, TARİH BOYUNCA FARKLI MİLLETLERİN ELE GEÇİRMEK İÇİN MÜCADELE ETTİĞİ BİR ÜS NİTELİĞİ TAŞIMIŞTIR.
ADA, 1877-1878 OSMANLI-RUS SAVAŞINDAN SONRA İNGİLİZ İDARESİNE GEÇMİŞTİR.
1955 YILINDA ADA’DAKİ RUMLARIN; ENOSİS ADI VERİLEN KIBRIS ADASINI YUNANİSTAN’A BAĞLAMA AMAÇLARI DOĞRULTUSUNDA KURDUKLARI KATLİAMCI ÖRGÜT EOKA, KIBRIS TÜRKLERİNE KARŞI KANLI KATLİAMLARA BAŞLAMIŞ VE KAHRAMAN KIBRIS TÜRKLERİNİN ŞANLI DİRENİŞİ İLE KARŞILAŞMIŞTIR.
1960 Garanti Antlaşması, Türkiye, İngiltere ve yunanistan’a Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal düzeninin garantörlüğü sorumluluğunu yüklemiştir.
RUMLAR; 1963, 1967 VE MÜTEAKİBEN 1974 YILINDA ADA’YI SİLAH ZORU İLE YUNANİSTAN’A İLHAK ETMEYE KALKMIŞ, ÇOLUK ÇOCUK, GENÇ İHTİYAR DEMEDEN KIBRIS TÜRKLERİNİ KATLETMİŞTİR.
SÖZ KONUSU GELİŞME ÜZERİNE TÜRKİYE, ANAVATAN OLMANIN SORUMLULUĞU İLE, KIBRIS TÜRK HALKININ CAN VE NAMUSUNU KORUMAK İÇİN, ANTLAŞMALARDAN KAYNAKLANAN HAK VE YETKİLERE DAYANARAK 20 TEMMUZ 1974 TARİHİNDE KIBRIS BARIŞ HAREKATI’NI YAPMIŞ VE ADA’DA BARIŞI YENİDEN TESİS ETMİŞTİR.
KIBRIS TÜRK TOPLUMU, 15 KASIM1983 TARİHİNDE SELF-DETERMİNASYON HAKKINI KULLANARAK KKTC’Yİ KURMUŞTUR.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KKTC’Yİ TANIMAMIŞTIR. KKTC, 34 YILDAN BERİ SADECE TÜRKİYE TARAFINDAN TANINMAKTADIR.
AB, GKRY’Yİ TÜM KIBRIS’I TEMSİLEN 01 MAYIS 2004 TARİHİNDE TAM ÜYELİĞE KABUL ETMİŞTİR.

2. DÖNEM 10. DERS VİZYONU
yunanistan’dan Kaynaklanan ADALAR DENİZİ Sorunları
yunanistan’dan Kaynaklanan ADALAR DENİZİ Sorunları NELERDİR?
Karasularının Genişliği,
Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması
Hava Sahası Sorunları
Gayri Askeri Statüdeki Adaların Silahlandırılması,
Egemenliği Andlaşmalarla yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar (Coğrafi Formasyonlar) Sorunu,
Arama-Kurtarma Sorumluluk Sahası Sorunu
1.KARASULARI SORUNU
1923 yılında Lozan Antlaşması imzalandığı dönemde Ege denizinde Türk ve yunan kara suları 3 mil idi. Ancak, Yunanistan’ın, 1936 yılında tek taraflı olarak kara sularını 6 mile çıkarması üzerine, Türkiye de 1964 yılında kara sularını 6 mile çıkarmıştır.
Yunanistan, Türkiye’nin taraf olmadığı 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne dayanarak, kara sularını 12 mile genişletme hakkını saklı tuttuğunu beyan etmektedir.
TÜRKİYE 1995 YILINDA EGE DENİZİ’NDE YUNANİSTAN’IN KARASULARINI 6 MİLİN ÜZERİNE GENİŞLETME GİRİŞİMLERİNİ SAVAŞ NEDENİ OLARAK GÖRECEĞİ KARARINI ALMIŞTIR.
2.KITA SAHANLIĞININ SINIRLANDIRILMASI
1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesine göre Kıta Sahanlığı; “Kara sularının ölçülmeye başlandığı esas hattan itibaren, 200 mile kadar uzanan su altı alanlarının deniz yatağı ve toprak altını kapsar şeklinde tanımlanmıştır.
Kıta Sahanlığı problemini yunanistan; Anadolu karşısındaki yunan adaları ile Anadolu arasında bir orta hat kabul edilerek çözülmesini, Türkiye ise; Ege’deki adaların Anadolu’nun doğal uzantısı olması gerçeğinden hareketle Ege’nin hakça bölüşümünün ikili görüşmelerle çözülmesini istemektedir.
3.HAVA SAHASI SORUNLARI
yunanistan, 1931 yılında o dönemde hava sahası 3 deniz mili olduğu halde, sivil havacılık ve hava polisliği amacıyla, hava sahasını 10 deniz miline çıkaran ulusal bir düzenleme yapmıştır. yunanistan’ın mevcut 6 millik karasularına göre hava sahasını 4 deniz mili artıran bu uygulamayı Türkiye reddetmiştir.
4.Egemenliği Uluslar Arası Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar (Coğrafi Formasyonlar) Sorunu:
Coğrafi Formasyonlar (Ada, Adacık ve Kayalıklar) üzerindeki egemenlik iddiaları, Ocak 1996’da ‘’İkizce Kayalıkları’’ krizi ile birlikte resmi nitelik kazanmıştır.
5.GAYRİ ASKERİ STATÜDEKİ ADALARIN SİLAHLANDIRILMASI
LOZAN VE PARİS ANTLAŞMASININ SİLAHTAN ARINDIRDIĞI, TÜRKİYE’YE ÇOK YAKIN ADALARIN SİLAHLANDIRILMASI, İKİ TARAF ARASINDAKİ İLİŞKİLERİ OLUMSUZ YÖNDE ETKİLEMEKTEDİR.
6.Arama-Kurtarma Sorumluluk Sahası Sorunu:
Arama-kurtarma sahaları, Uçuş İrtibat Bölgesi (FIR) sahaları ile çakışık alanlar değildir. Türkiye, arama-kurtarma sınırlarını müzakere etmeye hazır olduğunu birçok kez uluslar arası platformlarda açıklamıştır.

6 yorum:

  1. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  2. Sitede çalışmalarda emeği geçen herkese teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. CA | Paylaşım Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  4. Adamsınız Adammmm :D

    YanıtlaSil
  5. Çok teşekkürler kardeşim :)

    YanıtlaSil
  6. Çok saol yaa süpersiniz :)

    YanıtlaSil