- Öğretici Metindir.
- Yazar, gezip gördüğü yerlerle ilgili
gözlemlerini, incelemelerini, bilgilerini bir araya getirerek yazmaktadır.
- Gezi yazılarında, gezilip görülen yerin bütün
özellikleri; tarihi, coğrafi, kültürel, sosyal nitelikleri vs. yazılır.
- Gezi yazıları gezilen yerler hakkında bilgi
verdiğinde, belgesel bilgiler içeriri.
- Kronolojik sıralamaya göre yazılmaktadır.
- Açıklayıcı, öyküleyici, betimleyici, örnekleme,
karşılaştırma ve bazen tartışmacı anlatım şekilleri kullanılmaktadır.
- Bir konuda bilgi vermek amacıyla yazılmaktadır.
- Nesnel ve Somuttur.
- Dilin göndergesel işlevi kullanılmaktadır.
2) Söyleşi (Sohbet) Özellikleri:
-Dilin göndergesel işlevinde
kullanılmıştır
- Söyleşi tarzında, samimi ve yalın bir dil
kullanılmıştır.
-Herkesi ilgilendiren konular işlenmektedir (Evrensel)
-Açıklayıcı, tanımlayıcı, kanıtlayıcı,
karşılaştırmacı, örneklendirici anlatım türleri vardır.
-Bir konu hakkında bilgi verme amacı vardır.
-Verilen
bilgiler doğru, dedikodu değildir.
3) Haber Yazıları-Özellikleri-Olması gerekenler:
- İyi bir haber yazısı 5N-1K şeklinde olmalıdır. (Neden, niçin,
nasıl, ne zaman, ne + Kim)
- İyi bir haber yazısında olması gerekenler;
Yenilikçi bir haber olmalı, İlginç ve önemlilik teşkil etmeli, Doğruluğunda
şüphe duyulmamalı, Kolay anlaşılır olmalıdır.
- Bir haber yazısı nasıl hazırlanmalıdır: Başlığı
ilgili çekici olmalıdır, Gereksiz ayrıntı olmamalıdır, yoruma açık ifadeler
olmalıdır, objektif olmalıdır, dil özellik bakımından kolay ve anlaşılır
olmalıdır.
- Haber yazılarının kaynakları, Resmi, Ajans ve Özel haber olarak ayrılmaktadır.
- Gazeteci haberini verirken ona kendi yorumunu
eklememeli ve tarafsız olmalıdır.
4) Fıkra (Köşe Yazısı) ve Özellikleri:
-Gazete veya dergilerde yer alıp; Spor, magazin,
politika, edebiyat, sanat vb. konuları işleyen ciddi bazen de eğlendirici
gündelik ve kısa-öz yazılardır.
- Fıkra da köşe yazarları kendi yorumlarını
katabilirler…
- Konular tarafsız bir şekilde ele alınmaktadır.
- Düşünce ön plandadır, düşündürmeyi amaçlandıran
yazılardır.
- Açık, sade ve akıcı bir dil kullanılmaktadır.
- Dilin göndergesele işlevi kullanılmaktadır.
-Öyküleyici, açıklayıcı, örneklendirici ve betimleyici
anlatım türleri vardır.
- Fıkralar eleştiri ya da sohbet tarzında
yazılabilir.
-Fıkralarda yazılanların kanıtlama kaygısı yoktur.
-Edebiyatımızda ilk Fıkra yazan kişi Ahmet Rasim’dir.
-Günübirlik yazı türüdür.
5) Deneme ve Özellikleri:
- Bir duygu, düşünce, olay, hayal kurma vb.
hakkında kişinin kendi kişisel görüş ve düşüncelerini serbestçe anlattığı
yazıdır.
-Öyküleyici, betimleyici, açıklayıcı anlatım türleri
vardır.
- Dilin göndergesel işlevi kullanılmaktadır.
- Düşünsel planda yazılıp makalelerden daha kısa
yazılardır.
- Dili yalın ve akıcıdır.
- Yazar denemenin sonunda kesin bir yargıya
sonuca varma amacında değildir. İçten bir anlatım
vardır, kendisiyle konuşur gibi…
- Kendi aralarında; edebi deneme, felsefi deneme,
klasik deneme, eleştirel deneme olarak gruplandırılmaktadır.
-Söylenenleri kanıtlama ihtiyacı duyulmaz.
- Deneme yazıları anlatım ve içerik yönünden en
çok sohbet yazılarına benzer
-Avrupa edebiyatı deneme türü Montaigne ile
başlamıştır. Türk Edebiyatında ise Serveti Fünun döneminde karşımıza çıkmıştır.
- Deneme pek çok yazı türüne yakındır.
- Deneme pek çok yazı türüne yakındır.
6) Makale ve Özellikleri:
-Bir gerçeği açıklamak, bir
konuda görüş ve
düşünceler öne sürmek ya da bir tezi savunmak, desteklemek için
delillerle yazılan yazılara makale denir.
-Bir konu hakkında bilgi vermek amacıyla yazılırlar
- Gazete ve dergilerde yayınlanırlar.
- Ciddi, kolay anlaşılır, yalın dil
kullanılmaktadır. Nesnel ve Bilimsel yazılardır.
-Sosyal, edebi, teknik, bilimsel, sağlık, din vb. her
konuda yazılabilir.
-Daha çok açıklayıcı anlatım kullanılmaktadır.
-Makalede yazılan bilgiler delillerle kanıtlanmış ve
alanında uzman kişiler tarafından yazılmaktadır.
-Dilin göndergesel kullanılmaktadır.
- Makalede söz oyunları ve süslü anlatıma başvurulmadan oluşturulan bir dille yazılmaktadır.
- Makalede söz oyunları ve süslü anlatıma başvurulmadan oluşturulan bir dille yazılmaktadır.
KARŞILAŞTIRMALAR
Makale ile Fıkra Arasındaki Farklar ve benzerlikler:
1.Makale yazarı ele aldığı fikirleri bilimsel bir
yaklaşımla incelerken fıkra yazarı yazarı kişisel görüşle ele alıp
inceler.
2.Makalede yazar fikirlerini kanıtlamak zorundadır.
Bunun için sağlam güçlü kanıtlar göstermesi gerekir. Fıkrada ise böyle bir
zorunluluk yoktur. Fıkra yazarı isterse ispatlama yoluna gider isterse gitmez,
her türlü örneği kul1anabilir.
3.Makale bilimsel bir yazı olduğu için resmi ve ciddi
bir anlatım
kul1anılır. Fıkra da ise samimi, rahat ve içten bir anlatım
vardır.
4.Her ikisi de gazete ve dergilerde yayınlanmaktadır.
5.Her ikisinde de düşündürme ön plandadır.
6.Her ikisi de dilin göndergesel işlevi
kullanılmaktadır.
7.Makalede daha çok açıklayıcı anlatım varken, fıkrada
öyküleyici, açıklayıcı, örneklendirici ve betimleyici anlatım türleri vardır.
MAKALE İLE SOHBETİN FARKLARI VE BENZERLİKLERİ
1. Sohbet, makaleden üslûp yönüyle ayrılır.
Çoğunlukla, günlük konuların işlendiği sohbet yazılarında senli benli bir
anlatım yolu seçilir, hatıralardan, halk fıkralarından, nüktelerden, özlü
sözlerden yararlanılır.
2. Makaleye benzer bir yazı türüdür. Konusu daha
çok genel ya da günlük sanat olaylarıdır; fakat konu, tez ve savunma amacı
güdülmeden ve karşılıklı konuşma havası içinde, sıcak bir dille yazılır.
3. Söyleşide Açıklayıcı, tanımlayıcı,
kanıtlayıcı, karşılaştırmacı, örneklendirici anlatım türleri vardır. Makale ise
daha çok açıklayıcıdır.
4. Her ikisi de dilin göndeRgesel işlevi
kullanılmaktadır.
5. Makaleler gazete veya dergilerde yayınlanırken
sohbet genellikle konferans salonlarında gerçekleşir.
6. Makalelerde ciddi ve anlaşılır bir dil
kullanılırken, Sohbette Söyleşi tarzında, samimi ve yalın bir dil
kullanılmaktadır.
Not: Biz
sadece 2 tanesini yazdık, Sizler zaten tüm türlerin özelliklerini
öğreneceğinizden dolayı geri kalan kıyaslamalarınızı yapabilirsiniz.
CÜMLE ÇEŞİTLERİ
1. BASİT CÜMLE: Cümlede yargıyı yüklemler bildirir. Bir tek
yargısı bulunan cümlelere basit yapılı cümle denir.
-Sabaha kadar uyumadım.
Not: Fiilimsiler
yüklemler gibi üzerinde yargı taşıyan sözcük yapılıdır. Bu yüzden fiilimsiler
cümle içerisinde yan cümle oluşturur.
-Bilmediğim hiçbir yerde duymadığı masalları burada
dinledim.
Bu cümlede iki tane fiilimsinin olduğu görülüyor. Buna
göre cümlede iki tane yan cümle bulunmaktadır.
2. BİRLEŞİK CÜMLE: Birden fazla yargının bulunduğu cümlelere
birleşik cümle denir. Birleşik cümleler 3 grupta incelenir :
-Sıralı Birleşik Cümle
-Bağlı Birleşik Cümle
-Girişik Birleşik Cümle
a.Sıralı Birleşik Cümle: Virgül veya noktalı virgüllerle birbirinden
ayrılan cümlelere sıralı birleşik cümle denir.
-Uyanıyor, uyanıyor ki ne görsün,kır atlı aksakallı
adam doludizgin uçarcasına gidiyor.
b.Bağlı birleşik cümle: Bağlaçlarla birbirine bağlanan cümlelere bağlı
birleşik cümle denir.
-En sonunda çelimsiz geyiği vurur ve uçurumun kenarına
gider.
c.Girişik Birleşik Cümle: İçinde fiilimsi (isim fiil, sıfat fiil, zarf
fiil)bulunan cümlelere denir. Fiilimsinin yer aldığı bölüme yan cümle asıl
yüklemin bulunduğu bölüme de temel cümle denir. Bir cümlede kaç tane fiilimsi
varsa o kadar yan cümle var demektir.
-Beni soranı, gördün mü? (Yan cümlecik Temel
cümlenin belirtili nesnesidir.)
3) Yüklemin Türüne Göre Cümleler:
İsim-fiil Cümleleri:
-İsim soylu sözcükler: Sıfatlar, zarflar, zamirler, bağlaçlar, edatlar,
ünlem.
-Fiil soylu sözcük: Fiil.
"Yüklemi isim soylu sözcüklerden oluşan cümlelere
isim cümlesi, yüklemi fiil soylu sözcüklerden oluşan cümlelere fiil cümlesi
denir."
-Yeni yazarlar kadar çok okumuyorlar ama onlarında
okurları var.
"Okunmuyorlar ile var yüklemdir. Bunların köklerine
bakıldığın okumak fiildir ancak “var” isimdir kurala göre de bizim sondaki
yükleme bakıp ne olduğunu anlamamız gerekir buna göre bu cümle isim soylu
cümledir."
-Yoksulluk mutluk getirmez. (Getirmez = Fiil
Cümlesidir.)
-Ama zenginlikte mutluluğun garantisi değildir. (Değildir
= isim soyludur.)
Not: Ben
bunun isim mi fiil soylu mu olduğunu nasıl anlarım. Yüklemin köküne –mek –mak
getirin fiil olup olmadığını hemen anlarsınız.
Oku+mak (Fiil) Değil+mek
(İsim)
ANLAMLARINA GÖRE CÜMLELER
1)Olumlu-Olumsuz Cümle: Bir Cümlenin olumsuzluk anlamı yüklemin
bildirdiği yargıya göre belirlenir. Bir eylemin yapıldığını veya
gerçekleştiğini; sözü edilen varlığın, kavramın bulunduğunu bildiren cümle
olumlu cümledir.
-Sınıfta öğrenci var (Olumlu cümle)
-Doğru olan davranışı seçmişti (Olumlu Cümle)
Not: Yüklem
görevindeki sözcük olumsuzluk ekini alarak ya da olumsuzluk içeren sözcükleri
olumsuz cümleye dönüştürülür.
Not: Yüklem
olan sözcüğün bazı durumlarda anlamı etkili kılmak için hem olumsuzluk hem de
oluluk içeren birini aldığı görülür. Bu cümleler yapı bakımından olumsuz
görünseler de anlam bakımından olumludur.
-Yanlış olan davranışı seçti.
"olumlu cümledir. Anlamın olumsuz olduğuna bakıp da
yüklemin olumlu olduğunu gözden kaçırırsanız yanlış yaparsınız dikkat edin."
-Seni anlamıyor değilim.
2)Haber Cümleleri: Bir
yargıyı aktaran cümlelerdir. Olumlu ve olumsuz cümleler bir haber cümlesidir.
3) Soru Cümleleri: Bir cevap almak üzere hazırlanan cümlelerdir.
Soru sözcükleri veya edatlarıyla oluşturulur.
-Sana bu ceketi kim almıştı ?
-Sen de bizimle gelir misin ?
Not: Bazen
soru cümleleri anlamı pekiştirmek veya bir duyguyu aktarmak için oluşturulur.
Bu cümlelerde soru olarak kabul edilmez.
-Gezip tozmak varken çalışmak niye?
-O daha ne istediğini bilmiyor
ANLATIM BOZUKLUKLARI
1)Analama Bozuklukları:
a)Anlamca Çelişen Sözcüklerin Kullanılması:
-Bu konuda az da olsa kendini tamamen suçlu
hissediyor.
-Bu soğuk mutlaka kuşlar da etkilenmiş olmalı.
b)Gereksiz sözcük kullanımı: (Eş anlamlılara Dikkat!)
-Eskiden en çok kullanılan taşıt araçları otobüslerdi.
-Bu sınavı kazanma ihtimal ve olasılığı çok
az.
c) Sözcüğün yanlış yerde kullanımı:
-Alkollü araç kullanmak tehlikeli ve yasaktır. (Aracı alkollü……)
-O,çekinmeden düşüncelerini söyleyen birdir. (O düşüncelerini çekinmeden……)
d)Sözcüğün yanlış anlamda kullanımı:
-Sınıflar da öğrenci sayınsın kalabalık (Fazla) olması eğitimi olumsuz etkiliyor.
-Zeki kişiler karşılarına çıkan olasılıkları (Fırsat)
değerlendirebilirler.
e)Anlam belirsizliği: Kişi zamirinin veya nok. İşaretinin yanlış
kullanımı.
-Yaşlı (,)
gazeteciye teşekkür etti.
-(Senin)
Geldiğini hiç fark etmedim.
2)Yapısal Bozukluklar:
a)Özne-Yüklem Uyumsuzluğu: Cümle de özne ile yüklem arasında tekillik-çoğulluk,
olumluluk-olumsuzluk bakımından uyumun olması gereklidir. Eğer
özne tekil ise yüklem tekil eğer özne çoğul ise yüklem de çoğul olmalıdır. Ancak
özne insan dışı bir varlık ise yüklem her zaman tekil olmalı,
Özne çokluk ekini alan bir insan topluluğu ise yüklem hem tekil hem de çoğul
olabilir.
-İşçiler yemek yediler.
(Yüklem “yedi” de olabilir. İnsan topluluğu.)
-Bulutlar arkamızdan ağladılar.
(ağladı olmalı insan dışı varlık.)
-Kimse beni dinlemedi,herkes dışarı çıktı. (Olumlu bir özne varsa olumsuz bir yüklem olamaz. “Olumsuz+Olumsuz+Olumlu”)
b)Öğe Eksikliği:
-Çayı az (Severim),
Kahveyi ise hiç sevmem. (Yüklem Eksikliği)
-Kitaplar, öğrencilere yeni şeyler öğretir ve (Onları) geliştirir. (Nesne Eksikliği)
c)Tamlama Yanlışlığı:
-Devlet (Okulları)
ve özel okullar pazartesi açılıyor.(Belirtisiz isim tam.)
-Bir çok kitapçılar satıştan çok memnun. (Sıfat ve
isim çoğul olmamalı)
d)Ek yanlışlığı:
-Beni asıl üzen onun annesini dinlemediğidir. (Dinlememesidir.)
-Sanatçı eserlerin de toplumsal yaşama da yer vermesi
gerekir.(Sanatçının)
SES BİLGİSİ
1)Ünsüz Benzeşmesi:
“F,s,t,k,ç,ş,h,p” sert ünsüzlerinden sonra “c,d,g” ile
başlayan ekler almaz. Bu ünsüzlerin sertleri olan “ç,t,k” gelir.
- Tezgah-tan
alıp kaç-tı.
- Dost-ça
davrandı.
- Çok üret-ken.
- Açık-tan
geç-ti.
2)Ünsüz Yumuşaması:
Türkçe de sözlük sonlarında süreksiz yumuşak harfler
“o,c,d,g” bulunmaz; bu ünsüzlerin sert karşılıkları olan “p,ç,t,k” bulunur.
- Ağaç, Dört, Kıraç,
Dolap, Ayak, Ekmek……
“P,ç,t,k” ile biten sözcüklere ünlü ile başlayan ekler
geldiğinde ünsüzler yumuşayarak “b,c,d,g,ğ” olur.
- Ç,c olur: İlaç---- İlacı,
Ağaç----- Ağacı
- K,ğ olur:
Çocuk----Çocukğu, Durak---- Durağı
- P,b olur: Kitap----
Kitabı, Çorap----- Çorabı
- T,d olur: söğüt----
söğüdü, ağıt---- ağıdı
"Tek heceli sözcüklerden sonra ünlüler
geldiğinde, yumuşama genellikle olmaz."
- At-ı, çöp-ü, ot-u,
it-i, kırk-ı, kork-u, sap-ı, yap-ı, üç-ü, saç-ı
Ancak bazı tek heceli sözcüklerde de ünsüz yumuşaması
vardır.
- Çok-çoğu
- Cep-cebe
- Gök-göğü
- Taç-tacı
- Geç- gecik(mek)
“Ak” ve “Aç” çekim eki aldıklarında yumuşamazlar ama
yapım ekinde yumuşar.
Ak- akı, aç- açız | Ak-ağarmak, aç-acıkmak
3)Hece (Ünlü) Düşmesi:
İkinci hecesindeki dar ünlü “ı,i,u,ü” olan sözcüklere
ünlü ile başlayan ek getirildiğinde ikinci hecedeki dar ünlü düşer bu kurala da
ünlü düşmesi denir.
- Boyun-u > Boynu
- Omuz-u > omzu
- Burun-u > Burnu
- Ağız-a > Ağza
- Bağır-ı > Bağrı
- Akıl-ı > Aklı
Not: Bu
sözcükler tekrarlı söylendiğinde ünlü düşmesi olmaz. “Omuz omuza”
“Fikir, zikir, şükür, sabır,kahır, zihin, resim, keşif,
kayıt, zehir…”
gibi Arapçadan dilimize geçmiş, ikinci hecesinde dar ünlü bulunan sözcükler
ünlü ile başlayan ek aldığında ya da “ etmek, olmak” ile bileşik fiil
oluşturduğunda ünlü düşmesi olur.
- Fikir-i > fikri
- Sabır etmek >
sabretmek
- Kahır olmak >
Kahrolmak
4) Ünlü Daralması:
Şimdiki zaman eki “–yor” daki “y” sesi kendinden
önceki geniş “-a,-e” ünlülerini daraltıp “ı,i,u,ü” ye çevirir.
Ağla-yor > ağlıyor, Söyle-yor > Söylüyor,
Koşma-yor > Koşmuyor
Y sesi “demek” ve “yemek” fiillerinden sonra
geldiğinde bu fiillerin sonundaki geniş “e” ünlüsünü daraltıp “i” ye çevirir.
Demek: de-y-e > Diye
De-y-erek > Diyerek
De-y-ecek > Diyecek
Yemek: ye-y-ecek > yiyecek
Ye-y-elim > yiyelim
ye-y-en > yiyen
5)Ünlü Türemesi:
“-cık, -cik” küçültme eki, tek heceli sözcüklere
eklendiğinde bu ekten önce bir ünlü türer.
- Az-cık > az-ı-cık
- bir-cik > bir-i-cik
- genç-cik > genc-e-cik
6) Ünsüz Düşmesi:
“k” sesi ile biten sözcüklere küçültme eki “-cık,
-cik, -cak, -cek” eklendiğinde sözcüklerin sonundaki “k” düşer.
Alçak-çık > alçacık, küçük-cük >
küçücük, Ufak-cık > ufacık
7)Ünsüz Türemesi:
“Anne, elli, belli” bu sözcükler dışında hiçbir ünsüz
yan yana gelemez. “His, hak, şık, hat, af, ret, hal…” gibi sözcükler böyledir.
Bu sözcüklerden sonra ünlüyle başlayan ekler gelecek olursa sözcüğün aslında
olan ikinci ünsüz ortaya çıkar. Bu duruma da ünsüz türemesi denir.
- Hak-hakkını arıyor.
- Hal etmek- halletmek
- Hangi hat?- Hangi
hattı kullanıyor?
- Af bekliyor- affı
bekliyor.
8)Kaynaştırma:
İki ünlü yan yana gelemeyeceğinden araya bir ünsüz
girer. Bu ünsüzse Kaynaştırma Harfi denir. Bunlar; “y,ş,s,n”
“ın-in” tamlayan ekinin arasına girer.
“Hasta-n-ın yatağı, Radyo-n-un sesi”
Yolun sonu-n-da, kardeşimin ödevi-n-i, onun
kardeşi-n-e
“O,Bu,Şu” zamirlerinden sonra ek geliyorsa, zamirle
ekin arasında yer alır.
O-n-da, bu-n-da, şu-n-da, şu-n-lar, o-n-ca
“y” harfi ünlü ile biten sözcüklerle “-i –e” hal
eklerinde arasında yer alır.
Kapı-y-ı kapa. Pencere-y-e, bahçe-y-i, ütü-y-ü,
su-y-u
Oku-y-acak, dinle-y-ici, koro-y-an, söyle-y-ince,
başla-y-a-y-ım
“ş” harfi ünlü ile biten sayılara üleştirme sıfatı
türetmeye yarayan “er,ar” eki getirilecek olursa bu ek ile sayı arasına ş
kaynaştırması girer.
Yedi-ş-er, elli-ş-er
“s” harfi ünlü biten sözcüklere eklenen iyelik 3.
Tekil kişi eki “-ı,-i,-u,-ü” den önce gelir.
Anne-s-i, kapı-s-ı, havlu-s-u
SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİKLERİ
1) GERÇEK (TEMEL) ANLAM:
Bir sözcüğün ilk ve asıl anlamına denir. Yani bir
sözcüğün söylendiği anda zihnimizde uyandırdığı ilk çağrışım gerçek anlamdır.
2) YAN ANLAM:
Bir sözcüğün gerçek anlamı yanında kullanımına bağlı
olarak yeni anlamdır.
3) MECAZ ANLAM:
Bir sözcüğün gerçek anlamı dışında yepyeni bir anlamda
kullanılmasıdır.
- Adamın tarladaki bütün ekinleri yandı. ( gerçek)
- Partide çektiğimiz bütün resimleryanmış. ( yan)
- Bu sınavı kazanamazsan yandın (mecaz)
- Balkona astığım çamaşırlar kurumamış.(gerçek)
- Hazan mevsiminde kurumuş yapraklar gibi.(yan)
- Senin aşkın da beni kuruttu be güzelim. (mecaz)
- Caminin minaresi çok inceydi. (Gerçek)
- Duvarın sıvası için ince bir kum getirmişlerdi.
(yan)
- Bana hediye alman çok ince bir davranıştı. (mecaz)
- Sarayın aydınlık bir odasından karanlık bir odasına
geçmiştik. (gerçek anlam)
- Yaşadığımız bunca karanlık günlerden sonra aydınlık
günler bizi bekliyor. (mecaz)
- Arkadaş, bu kız seninle oynuyor. (mecaz)
- Bu masanın ayağı oynuyor. (yan)
4) TERİMSEL ANLAM (TERİM):
Bilim sanat, spor, ya da çeşitli meslek dallarıyla
ilgili özel kavramları karşılayan sözcüklerdir.
- Nota müziğin anahtarı gibidir.
- Rakip takım birazdan penaltı atışı yapacak.
- Marmara fay hattı tehlikeli sinyaller veriyor.
- Güreşçimiz, finalde rakibini tuşla yendi.
- Matematik öğretmenimiz tahtaya bir doğru çizmemizi
istedi.
- Şiirde aynı eklerin ya da sözcüklerin
tekrarlanmasına
redif denir.
HAZIRLAYAN: HALİT CAN DÜNDAR
ÖĞRETMEN: HİKMET ASLAN
Henüz 10. Sınıftayım ancak gelecek yıl blogunuz sayesinde çok rahat ders çalışabileceğimi görmekteyim gerçekten emeğinize sağlık.
YanıtlaSilSena arkadaşıma katılmaktayım bende 10. sınıf öğrencisiyim seneye çok işime yarıcak bilgiler paylaşmışsınız elinze sağlık :)
YanıtlaSil