9 Mayıs 2012 Çarşamba

11.Sınıf Dil ve Anlatım 2.Dönem 2.Yazılı Soruları


ÖĞRETİCİ METİNLER 

1) Haber Yazıları-Özellikleri-Olması gerekenler:

- İyi bir haber yazısı 5N-1K şeklinde olmalıdır. (Neden, niçin, nasıl, ne zaman, ne + Kim)

- İyi bir haber yazısında olması gerekenler; Yenilikçi bir haber olmalı, İlginç ve önemlilik teşkil etmeli, Doğruluğunda şüphe duyulmamalı, Kolay anlaşılır olmalıdır.

- Bir haber yazısı nasıl hazırlanmalıdır: Başlığı ilgili çekici olmalıdır, Gereksiz ayrıntı olmamalıdır, yoruma açık ifadeler olmalıdır, objektif olmalıdır, dil özellik bakımından kolay ve anlaşılır olmalıdır.

- Haber yazılarının kaynakları, ResmiAjans ve Özel haber olarak ayrılmaktadır.

- Gazeteci haberini verirken ona kendi yorumunu eklememeli ve tarafsız olmalıdır. 

2) Fıkra (Köşe Yazısı) ve Özellikleri:

-Gazete veya dergilerde yer alıp; Spor, magazin, politika, edebiyat, sanat vb. konuları işleyen ciddi bazen de eğlendirici gündelik ve kısa-öz yazılardır.

- Fıkra da köşe yazarları kendi yorumlarını katabilirler…

- Konular tarafsız bir şekilde ele alınmaktadır.

- Düşünce ön plandadır, düşündürmeyi amaçlandıran yazılardır.

- Açık, sade ve akıcı bir dil kullanılmaktadır.

- Dilin göndergesele işlevi kullanılmaktadır.

- Öyküleyici, açıklayıcı, örneklendirici ve betimleyici anlatım türleri vardır.

- Fıkralar eleştiri ya da sohbet tarzında yazılabilir.

- Fıkralarda yazılanların kanıtlama kaygısı yoktur.

- Edebiyatımızda ilk Fıkra yazan kişi Ahmet Rasim’dir.

- Günübirlik yazı türüdür.

NOT: Buradaki metinlerin ayırt edici ve benzer özelliklerini kendiniz belirleyeceksiniz.

www.halitcandundar.wordpress.com


3) Deneme ve Özellikleri:

- Bir duygu, düşünce, olay, hayal kurma vb. hakkında kişinin kendi kişisel görüş ve düşüncelerini serbestçe anlattığı yazıdır.

-Açıklayıcı, öyküleyici, betimleyici, anlatım türleri vardır.

- Dilin göndergesel işlevi kullanılmaktadır.

- Düşünsel planda yazılıp makalelerden daha kısa yazılardır.

- İçten ve samimi bir dille yazılır. Cümleler kısa, anlaşılır ve yalındır.

- Yazar denemenin sonunda kesin bir yargıya sonuca varma amacında değildir. İçten bir anlatım vardır, kendisiyle konuşur gibi…

- Kendi aralarında; edebi deneme, felsefi deneme, klasik deneme, eleştirel deneme olarak gruplandırılmaktadır.

- Söylenenleri kanıtlama ihtiyacı duyulmaz.

- Deneme yazıları pek çok yazı türüne yakındır.

- Avrupa edebiyatında Deneme Montaigne ile başlamıştır. Türk edebiyatında Serveti Fünun döneminde karşımıza çıkmıştır.  

4) Makale ve Özellikleri:

-Bir gerçeği   açıklamak, bir   konuda   görüş   ve   düşünceler  öne sürmek ya da bir tezi savunmak, desteklemek için yazılan  yazılara  makale denir.

- Makaleler alanında uzman kişilerce yazılırlar.

-Gazete ve dergilerde yayınlanırlar.

-Ciddi, kolay anlaşılır, yalın dil kullanılmaktadır. Kısa ve öz yazılardır.

-Sosyal, edebi, teknik, bilimsel, sağlık, din vb. her konuda yazılabilir.

-Daha çok açıklayıcı anlatım kullanılmaktadır.

-Makalede yazılan bilgiler kanıtlanmış olması zorundadır.

- Makaleler ciddi, kolay anlaşılır bilimsel yazılardır.

- Dilin göndergeseli işlevi kullanılmaktadır.
- Makalelerde söz oyunlarına ve süslü anlatıma başvurulmadan oluşturulan bir dil kullanılmaktadır.

5) Eleştiri (Tenkit) ve Özellikleri:

-Açıklama, tanık gösterme, örneklendirme, tartışma, değerlendirme anlatım türleri kullanılır

-Bir konu hakkında olumlu olumsuz yönlerini somutlaştırarak açıklamaya eleştiri denir.

-Eleştirilen konu ile eleştiren kişi tamamen tarafsız olmalıdır.

-Dilin göndergesel işlevi kullanılır.

-Bir kimsenin kendi eleştirisini yazarken ortaya koyduğu esere “otokritik” veya “özeleştiri” denir.

- Eleştirilen konu yalın bir dil ile anlatılmaktadır.

- Bir eseri eleştirmek için eserin içinde bulunduğu değer ölçülerini iyi bilmek gerekir.

- Eleştirilecek konu Sanat eseri olmak zorundadır.

- Olumsuz ve olumlu görüşler nesnel gerçekliğe göre anlatılmaktadır.

- Tanık gösterme, örneklendirme, açıklayıcı anlatım biçimleri kullanılır.

- Eleştiriler gazete ve dergilerde yayınlanır.

- Eleştiriler kendi içinde izlenimsel ve Nesnel olarak iki ayrılmaktadır.

a. İzlenimsel Eleştiri: Edebî eserlerin okuyucu üzerinde bıraktığı etkilerden, izlenimlerden yola çıkılarak yapılan eleştirilere “izlenimci eleştiri” denir

b. Nesnel Eleştiri: Edebî eserlerin içerik, yapı ve üslupları üzerinde tarafsız olarak yapılan eleştirilere de “bilimsel eleştiri” denir.

Makale ile Fıkra Arasındaki Farklar ve benzerlikler: 

1.Makale yazarı ele aldığı fikirleri bilimsel bir yaklaşımla incelerken fıkra yazarı  yazarı kişisel görüşle  ele alıp inceler.

2.Makalede yazar fikirlerini kanıtlamak zorundadır. Bunun için sağlam güçlü kanıtlar göstermesi gerekir. Fıkrada ise böyle bir zorunluluk yoktur. Fıkra yazarı isterse ispatlama yoluna gider isterse gitmez, her türlü örneği kul1anabilir.

3.Makale bilimsel bir yazı olduğu için resmi ve ciddi bir anlatım kul1anılır. Fıkra da ise samimi, rahat ve  içten bir anlatım vardır.

4.Her ikisi de gazete ve dergilerde yayınlanmaktadır.

5.Her ikisinde de düşündürme ön plandadır.

6.Her ikisi de dilin göndergesel işlevi kullanılmaktadır.

7.Makalede daha çok açıklayıcı anlatım varken, fıkrada öyküleyici, açıklayıcı, örneklendirici ve betimleyici anlatım türleri vardır.


MAKALE İLE SOHBETİN FARKLARI VE BENZERLİKLERİ

1.  Sohbet, makaleden üslûp yönüyle ayrılır. Çoğunlukla, günlük konuların işlendiği sohbet yazılarında senli benli bir anlatım yolu seçilir, hatıralardan, halk fıkralarından, nüktelerden, özlü sözlerden yararlanılır.

2.  Makaleye benzer bir yazı türüdür. Konusu daha çok genel ya da günlük sanat olaylarıdır; fakat konu, tez ve savunma amacı güdülmeden ve karşılıklı konuşma havası içinde, sıcak bir dille yazılır. 

3. Söyleşide Açıklayıcı, tanımlayıcı, kanıtlayıcı, karşılaştırmacı, örneklendirici anlatım türleri vardır. Makale ise daha çok açıklayıcıdır.

4. Her ikisi de dilin göndergesel işlevi kullanılmaktadır.

5. Makaleler gazete veya dergilerde yayınlanırken sohbet genellikle konferans salonlarında gerçekleşir.

6.Makalelerde ciddi ve anlaşılır bir dil kullanılırken, Sohbette Söyleşi tarzında, samimi ve yalın bir dil kullanılmaktadır. 

SANATSAL METİNLER

1)RÖPORTAJ:

- Tanınmış kişilerle bireysel ya da toplumsal konularda, soru-cevap şeklinde yapılan ve çoğunlukla gazete veya dergide yayınlanan söyleşi.

-raportaj” Röportajdan farklı olarak konferans veya sunum gibi toplantıların sonlarında hazırlanan özet veya rapora denir.

-Röportajda öykülemeye ağırlık verilmelidir. Okuyucuda heyecan yaratmalı, özelden  genele gidilmelidir.

-Röportajdaki konu iyice öğrenilmeli, gerekli incelemeler yapılmalı, gerekli belgeler toplanmalıdır.

-Röportaj metinlerinde öyküleyici, betimleyici, öğretici ve açıklayıcı anlatım türlerikullanılır.

-Röportajda konularına göre üç’e ayrılır: Bir yeri konu alan röportajlar, Eşyayı konu alan röportajlar, İnsanı konu alan röportajlar.

2)MÜLAKAT:

Kendi uzmanlık alanlarında tanınmış kişilerle hayatları, çalışmaları, eserleri ya da seçilen herhangi bir konuda so­rulu cevaplı olarak karşılıklı konuşmaların yazıya geçirilmesine mülakat denir.

- Mülakat metinleri öğretici ve ufuk açıcıdır.

- Alınan cevapların aynen ve yorumlanmadan yayımlanması mülakatın ayırıcı özelliğidir. 
- Söyleşmeye bağlı anlatım biçimi çevresinde oluşan bir türdür.

BAĞLAÇLAR VE EKLER

Ek olan –ki’nin bitişik yazıldığını nasıl anlarız?

ki ekine –ler –lar takısını getirin eğer anlam bozulmuyor ise o zaman bitişik yazılır.


-Kitabındakinide çözmelisin

-Kitabındakileride çözmelisin

Bu cümlelerde anlam bozukluğu yoktur ancak;

-Tut ki dünyanın en güzel gözleri eşeklerdedir.

-Tut kiler dünyanın en güzel gözleri eşeklerdedir.

Bu cümlede net bir şekilde anlatımda bozukluk olmuş.

-de –da ne zaman ek olarak ne zaman bağlaç olarak yazılır?

de –da ekini çıkardığınızda anlam bozuluyorsa ayrı yazılmalıdır.

- Kaan’ın da ayakkabıları var

- Kaan’ın ayakkabıları var

Bu iki cümlede anlam bozukluğu yok ancak;

-Geçenlerde Kaan’ı ziyaret ettik.

-Geçenler Kaan’ı ziyaret ettik.

Bu cümlede –de çıkardığımızda anlam bozuldu demek ki ek görevinde olduğundan bitişik yazılmalıydı. 

CÜMLE ÇEŞİTLERİ

1.  BASİT CÜMLE:

Cümlede yargıyı yüklemler bildirir. Bir tek yargısı bulunan cümlelere basit yapılı cümle denir.

 -Sabaha kadar uyumadım.

Not: Fiilimsiler yüklemler gibi üzerinde yargı taşıyan sözcük yapılıdır. Bu yüzden fiilimsiler cümle içerisinde yan cümle oluşturur.

-Bilmediğim hiçbir yerde duymadığı masalları burada dinledim.

Bu cümlede iki tane fiilimsinin olduğu görülüyor. Buna göre cümlede iki tane yan cümle bulunmaktadır.

2.BİRLEŞİK CÜMLE:

Birden fazla yargının bulunduğu cümlelere birleşik cümle denir. Birleşik cümleler 3 grupta incelenir:

-Sıralı Birleşik Cümle

-Bağlı Birleşik Cümle

-Girişik Birleşik Cümle

a.Sıralı Birleşik Cümle: Virgül veya noktalı virgüllerle birbirinden ayrılan cümlelere sıralı birleşik cümle denir.

-Uyanıyor(,) uyanıyor ki ne görsün(,) kır atlı aksakallı adam doludizgin uçarcasına gidiyor.

b.Bağlı birleşik cümle: Bağlaçlarla birbirine bağlanan cümlelere bağlı birleşik cümle denir.

-En sonunda çelimsiz geyiği vurur ve uçurumun kenarına gider.

c.Girişik Birleşik Cümle: İçinde fiilimsi (isim fiil, sıfat fiil, zarf fiil)bulunan cümlelere denir. Fiilimsinin yer aldığı bölüme yan cümle asıl yüklemin bulunduğu bölüme de temel cümle denir. Bir cümlede kaç tane fiilimsi varsa o kadar yan cümle var demektir.

-Beni soranı, gördün mü?  (Yan cümlecik Temel cümlenin belirtili nesnesidir.)

3) Yüklemin Türüne Göre Cümleler:

İsim-fiil Cümleleri:

-İsim soylu sözcükler: Sıfatlar, zarflar, zamirler, bağlaçlar, edatlar, ünlem.

Fiil soylu sözcük:

-Fiillerdir.

Yüklemi isim soylu sözcüklerden oluşan cümlelere isim cümlesi, yüklemi fiil soylu sözcüklerden oluşan cümlelere fiil cümlesi denir.

-Yeni yazarlar kadar çok okumuyorlar ama onlarında okurları var.

(Okunmuyorlar ile var yüklemdir. Bunların köklerine bakıldığın okumak fiildir ancak “var” isimdir kurala göre de bizim sondaki yükleme bakıp ne olduğunu anlamamız gerekir buna göre bu cümle isim soylu cümledir.)

-Yoksulluk mutluk getirmez. (Getirmez = Fiil Cümlesidir.)

 -Ama zenginlikte mutluluğun garantisi değildir. ( Değildir = isim soyludur.)

Not: Ben bunun isim mi fiil soylu mu olduğunu nasıl anlarım? Yüklemin köküne –mek –mak getirin fiil olup olmadığını hemen anlarsınız.

Oku+mak (Fiil) Değil+mek (İsim)

ANLAMLARINA GÖRE CÜMLELER

1)Olumlu-Olumsuz Cümle: Bir Cümlenin olumsuzluk anlamı yüklemin bildirdiği yargıya göre belirlenir. Bir eylemin yapıldığını veya gerçekleştiğini; sözü edilen varlığın, kavramın bulunduğunu bildiren cümle olumlu cümledir.

Sınıfta öğrenci var (Olumlu cümle)      

Doğru olan davranışı seçmişti (Olumlu Cümle)

Not: Yüklem görevindeki sözcük olumsuzluk ekini alarak ya da olumsuzluk içeren sözcükleri olumsuz cümleye dönüştürülür.

Not: Yüklem olan sözcüğün bazı durumlarda anlamı etkili kılmak için hem olumsuzluk hem de oluluk içeren birini aldığı görülür. Bu cümleler yapı bakımından olumsuz görünseler de anlam bakımından olumludur.

-Yanlış olan davranışı seçti.

(Olumlu cümledir. Anlamın olumsuz olduğuna bakıp da yüklemin olumlu olduğunu gözden kaçırırsanız yanlış yaparsınız dikkat edin.)

-Seni anlamıyor değilim.

2)  Haber Cümleleri: Bir yargıyı aktaran cümlelerdir. Olumlu ve olumsuz cümleler bir haber cümlesidir.

3)  Soru Cümleleri: Bir cevap almak üzere hazırlanan cümlelerdir.

-Sana bu ceketi kim almıştı?

-Sen de bizimle gelir misin?

Not: Bazen soru cümleleri anlamı pekiştirmek veya bir duyguyu aktarmak için oluşturulur. Bu cümlelerde soru olarak kabul edilmez.

-Gezip tozmak varken çalışmak niye?

-O daha ne istediğini bilmiyor

SÖZCÜKTE ANLAM  ÖZELLİKLERİ

1) GERÇEK (TEMEL) ANLAM:

Bir sözcüğün ilk ve asıl anlamına denir. Yani bir sözcüğün söylendiği anda zihnimizde uyandırdığı ilk çağrışım gerçek anlamdır.

2) YAN ANLAM:

Bir sözcüğün gerçek anlamı yanında kullanımına bağlı olarak yeni anlamdır. 

3) MECAZ ANLAM:

Bir sözcüğün gerçek anlamı dışında yepyeni bir anlamda kullanılmasıdır.

- Adamın tarladaki bütün ekinleri yandı. (gerçek)

- Partide çektiğimiz bütün resimler yanmış. ( yan)

- Bu sınavı kazanamazsan yandın (mecaz)

- Balkona astığım çamaşırlar kurumamış.(gerçek)

- Hazan mevsiminde kurumuş yapraklar gibi.(yan)

- Senin aşkın da beni kuruttu be güzelim. (mecaz)

- Caminin minaresi çok inceydi. (Gerçek)

- Duvarın sıvası için ince bir kum getirmişlerdi. (yan)

- Bana hediye alman çok ince bir davranıştı. (mecaz)

- Sarayın aydınlık bir odasından karanlık bir odasına

   geçmiştik. (gerçek anlam)

- Yaşadığımız bunca karanlık günlerden sonra aydınlık  

    günler bizi bekliyor. (mecaz)

- Arkadaş, bu kız seninle oynuyor. (mecaz)

- Bu masanın ayağı oynuyor. (yan)

4) TERİMSEL ANLAM (TERİM):   

Bilim sanat, spor, ya da çeşitli meslek dallarıyla ilgili özel kavramları karşılayan sözcüklerdir.

- Nota müziğin anahtarı gibidir.

- Rakip takım birazdan penaltı atışı yapacak.

- Marmara fay hattı tehlikeli sinyaller veriyor.

- Güreşçimiz, finalde rakibini tuşla yendi.

Matematik öğretmenimiz tahtaya bir doğru çizmemizi

   istedi.

-Şiirde aynı eklerin ya da sözcüklerin tekrarlanmasına

   redif denir.

ANLATIM BOZUKLUKLARI 

1)Anlama Bozuklukları:

a)Anlamca Çelişen Sözcüklerin Kullanılması:

-Bu konuda az da olsa kendini tamamen suçlu hissediyor.

-Bu soğuk mutlaka kuşlar da etkilenmiş olmalı.

b)Gereksiz sözcük kullanımı: (Eş anlamlılara Dikkat!)

-Eskiden en çok kullanılan taşıt araçları otobüslerdi.

-Bu sınavı kazanma ihtimal ve olasılığı çok az.

c)Sözcüğün yanlış yerde kullanımı:

-Alkollü araç kullanmak tehlikeli ve yasaktır. (Aracı alkollü……)

-O,çekinmeden düşüncelerini söyleyen birdir. (O düşüncelerini çekinmeden……)

d)Sözcüğün yanlış anlamda kullanımı:

-Sınıflar da öğrenci sayınsın kalabalık (Fazla) olması eğitimi olumsuz etkiliyor.

-Zeki kişiler karşılarına çıkan olasılıkları (Fırsat) değerlendirebilirler.

e)Anlam belirsizliği: Kişi zamirinin veya noktalama işaretinin yanlış kullanımı.

-Yaşlı (,) gazeteciye teşekkür etti.

-(Senin) Geldiğini hiç fark etmedim. 

2)Yapısal Bozukluklar: 

a)Özne-Yüklem Uyumsuzluğu:

Cümle de özne ile yüklem arasında tekillik-çoğullukolumluluk-olumsuzlukbakımından uyumun olması gereklidir. Eğer özne tekil ise yüklem tekil eğer özne çoğul ise yüklem de çoğul olmalıdır. Ancak özne insan dışı bir varlık ise yüklem her zaman tekil olmalı, Özne çokluk ekini alan bir insan topluluğu ise yüklem hem tekil hem de çoğul olabilir.

-İşçiler yemek yediler. (Yüklem “yedi” de olabilir. İnsan topluluğu.)

-Bulutlar arkamızdan ağladılar. (ağladı olmalı insan dışı varlık.)

-Kimsebeni dinlemedi, herkes dışarı çıktı.

(Olumlu bir özne varsa olumsuz bir yüklem olamaz. “Olumsuz+Olumsuz+Olumlu”)

b)Öğe Eksikliği:

-Çayı az (Severim), Kahveyi ise hiç sevmem. (Yüklem Eksikliği)

-Kitaplar, öğrencilere yeni şeyler öğretir ve (Onları) geliştirir. (Nesne Eksikliği)

c)Tamlama Yanlışlığı:

-Devlet (Okulları) ve özel okullar pazartesi açılıyor.(Belirtisiz isim tam.)

-Birçok kitapçılar satıştan çok memnun. (Sıfat ve isim çoğul olmamalı)

d)Ek yanlışlığı:

-Beni asıl üzen onun annesini dinlemediğidir. (Dinlememesidir.)

-Sanatçı eserlerin de toplumsal yaşama da yer vermesi gerekir.(Sanatçının)   

SES BİLGİSİ 

1)Ünsüz Benzeşmesi:

F,s,t,k,ç,ş,h,p” sert ünsüzlerinden sonra “c,d,g” ile başlayan ekler almaz. Bu ünsüzlerin sertleri olan “ç,t,k” gelir.

-Tezgâh-tan alıp kaç-tı.

-Dost-ça davrandı.

-Çok üret-ken.

-Açık-tan geç-ti.

2)Ünsüz Yumuşaması:

Türkçe de sözlük sonlarında süreksiz yumuşak harfler “o,c,d,g” bulunmaz; bu ünsüzlerin sert karşılıkları olan “p,ç,t,k” bulunur.

-Ağaç, Dört, Kıraç, Dolap, Ayak, Ekmek……

P,ç,t,k” ile biten sözcüklere ünlü ile başlayan ekler geldiğinde ünsüzler yumuşayarak “b,c,d,g,ğ” olur.

-Ç,c olur: İlaç—- İlacı, Ağaç—– Ağacı

-K,ğ olur: Çocuk—-Çocukğu, Durak—- Durağı

-P,b olur: Kitap—- Kitabı, Çorap—– Çorabı

-T,d olur: söğüt—- söğüdü, ağıt—- ağıdı

Tek heceli sözcüklerden sonra ünlüler geldiğinde, yumuşama genellikle olmaz.

-At-ı, çöp-ü, ot-u, it-i, kırk-ı, kork-u, sap-ı, yap-ı, üç-ü, saç-ı

Ancak bazı tek heceli sözcüklerde de ünsüz yumuşaması vardır.

-Çok-çoğu

-Cep-cebe

-Gök-göğü

-Taç-tacı

-Geç- gecik (mek)

Ak” ve “” çekim eki aldıklarında yumuşamazlar ama yapım ekinde yumuşar.

Ak- akı, aç- açız | Ak-ağarmak, aç-acıkmak

3)Hece (Ünlü) Düşmesi:

İkinci hecesindeki dar ünlü “ı,i,u,ü” olan sözcüklere ünlü ile başlayan ek getirildiğinde ikinci hecedeki dar ünlü düşer bu kurala da ünlü düşmesi denir.

-Boyun-u > Boynu

-Omuz-u > omzu

-Burun-u > Burnu

-Ağız-a > Ağza

-Bağır-ı > Bağrı

-Akıl-ı > Aklı

Not: Bu sözcükler tekrarlı söylendiğinde ünlü düşmesi olmaz. “Omuz omuza

Fikir, zikir, şükür, sabır, kahır, zihin, resim, keşif, kayıt, zehir…” gibi Arapçadan dilimize geçmiş, ikinci hecesinde dar ünlü bulunan sözcükler ünlü ile başlayan ek aldığında ya da “ etmek, olmak” ile bileşik fiil oluşturduğunda ünlü düşmesi olur.

-Fikir-i > fikri

-Sabır etmek > sabretmek

-Kahır olmak > Kahrolmak

4) Ünlü Daralması:

Şimdiki zaman eki “–yor” daki “y” sesi kendinden önceki geniş “-a,-e” ünlülerini daraltıp “ı,i,u,ü” ye çevirir.

-Ağla-yor > ağlıyor, Söyle-yor > Söylüyor, Koşma-yor > Koşmuyor

Y sesi “demek” ve “yemek” fiillerinden sonra geldiğinde bu fiillerin sonundaki geniş “e” ünlüsünü daraltıp “i” ye çevirir.

-Demek: de-y-e > Diye

-De-y-erek > Diyerek

-De-y-ecek > Diyecek

-Yemek: ye-y-ecek > yiyecek

-Ye-y-elim > yiyelim      ye-y-en > yiyen

5)Ünlü Türemesi:

“-cık, -cik” küçültme eki, tek heceli sözcüklere eklendiğinde bu ekten önce bir ünlü türer.

- Az-cık > az-ı-cık

- bir-cik > bir-i-cik

- genç-cik > genc-e-cik

6) Ünsüz Düşmesi:

k” sesi ile biten sözcüklere küçültme eki “-cık, -cik, -cak, -cek” eklendiğinde sözcüklerin sonundaki “k” düşer.

-Alçak-çık > alçacık,  küçük-cük > küçücük,  Ufak-cık > ufacık

7)Ünsüz Türemesi:

Anne, elli, belli” bu sözcükler dışında hiçbir ünsüz yan yana gelemez. “His, hak, şık, hat, af, ret, hal…” gibi sözcükler böyledir. Bu sözcüklerden sonra ünlüyle başlayan ekler gelecek olursa sözcüğün aslında olan ikinci ünsüz ortaya çıkar. Bu duruma da ünsüz türemesi denir.

-Hak-hakkını arıyor.

-Hal etmek- halletmek

-Hangi hat?- Hangi hattı kullanıyor?

-Af bekliyor- affı bekliyor.

8)Kaynaştırma:

İki ünlü yan yana gelemeyeceğinden araya bir ünsüz girer. Bu ünsüzse Kaynaştırma Harfi denir. Bunlar; “y,ş,s,n

ın-in” tamlayan ekinin arasına girer.

-Hasta-n-ın yatağı, Radyo-n-un sesi”

-Yolun sonu-n-da, kardeşimin ödevi-n-i, onun kardeşi-n-e

O,Bu,Şu” zamirlerinden sonra ek geliyorsa, zamirle ekin arasında yer alır.

-O-n-da, bu-n-da, şu-n-da, şu-n-lar, o-n-ca

y” harfi ünlü ile biten sözcüklerle “-i –e” hal eklerinde arasında yer alır.

-Kapı-y-ı kapa.  Pencere-y-e, bahçe-y-i, ütü-y-ü, su-y-u

-Oku-y-acak, dinle-y-ici, koro-y-an, söyle-y-ince, başla-y-a-y-ım

ş” harfi ünlü ile biten sayılara üleştirme sıfatı türetmeye yarayan “er,ar” eki getirilecek olursa bu ek ile sayı arasına ş kaynaştırması girer.

-Yedi-ş-er, elli-ş-er

s” harfi ünlü biten sözcüklere eklenen iyelik 3. Tekil kişi eki “-ı,-i,-u,-ü” den önce gelir.

-Anne-s-i, kapı-s-ı, havlu-s-u

 HAZIRLAYAN: HALİT CAN DÜNDAR

 ÖĞRETMEN: HİKMET ASLAN

9 yorum:

  1. güzel çalışma kağıdı , iyi bir çalışma...

    YanıtlaSil
  2. çok teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. can kardesm su belgeler calısma kagıdını ne zaman yayınlıycaksın??

    YanıtlaSil
  4. Belgeler çalışma kağıdı bana ait değil aytekine aittir. O ne zaman gönderirse yayınlarız zaten sınav Test olacağından dolayı endişelenmeye gerek yoktur. :)

    YanıtlaSil
  5. Bİrde denemeyle makalenin benzer ve farklılıkları olsymış iyimiş ama yinede çok gzel :)

    YanıtlaSil
  6. bir kere daha tesekkür ederim galiba yazılıdan 100 aldım tam nokta atışı oldu bu çalışma kagıdı :)

    YanıtlaSil
  7. 100 almanıza sevindik, teşekkür ederiz :)

    YanıtlaSil